5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2306
Okunma
vakitsiz ötüşlerin bülbülüyüm
gül’e kırmızı yanışım ondandır
her eylül gözlerimi alıp gitmem
servi saçlı mayıslara vurgunluğumdandır
düşün ! seni ağustos yanmışlığımla
buğday rengi bir gecede bulmuştum
ben seni toprağa düşen ilk cemre gibi sevmiştim
ne gözlerine, ne de kumralına saçının
ben seni avucuma düşen tek kumral saç telinde sevmiştim
gömleğime gölge yüzün
esmer duruşun,kocaman gözlerinle
ne kara kaşına ne titrek dudağına yanmıştım
ben seni bedenine kazınmış o yarada sevmiştim
yeni umutlarla gelen baharın ardından
kan ter içinde bir yaz’ı satıp hazana
yine bir Eylül akşamı
kırık dökük yanlarımla
çakıl taşlarındaki muhabbet izlerine elimi sürüp
ben seni son kez köhne bir iskelede beklemiştim
suskunluğuma sapladığım hançer
daha ulaşmadan sen olan yere
parmaklarımda bıraktığın üşümeyi
bir çingene falındaki umutlarla ısıtıp
kırk iki dakikalık bekleyişin meraklı gözleriyle
saatimi sana ilk sarıldığım anda durdurmuştum
kim alıp götürdü seni benden
hangi çıngırak dil zehrini akıttı düşlerine
ve olmadığım hangi şiirle dağladın yüreğini
ben hiçbir kelimeye sığdıramazken sevgimi
sen hangi düz çizgide teğet geçtin onurunu
oysa ben sana bırakmıştım yen’i sen olan kolumu.
şimdi, eski bir hikaye gibiyim
bu aşkın iki kahramanını da yenmiştir şiir
eflatun bir gecede tren yollarına serilmiş iki beden
ve yangın artığı gibi gözlerinden düşüşüm
ağlayışlarımda iliğimi kurutan gözyaşımla / bitmiştim
oysa ben seni kemiğimde ilik diye sevmiştim
diklen kadınım, sen benim sevdamsın derken
belki derin bir uykunun güvenli kollarındaydın
yan yana koltuklarda dirsek teması yaşandı bu sevda
sen sustun, ben sustum / en mahrem yanımızdı sessizlik
şimdi aleni bir çığlıkta tek ses, sensizlik / bensizlik
kime sattın beni
masum bir çocuğun anne şefkati düşlerine mi
yoksa bir kadının onurunu temizleyen insan yanıma mı
kime sattın beni
şuh bir bakışın sevdamı ele geçirme isteğine mi
yoksa bir gelip iki giden geri duruşunun cenderesine mi
utanmaz bir kelimedir yaşam
içinde sakladıklarıyla alnın şavkında etiket
onca çizgide sıkışmış insan olabilme ehliyeti
yüreğin kıvrımında sızlayan ar damarı / kopmuş gerçekten!
geri dönüşüm olmaz
asil sevdamı ! ayakları altına almış bedene
bakışı oynak iki göze
ama ben çekip almışım kokladığım gül’ü avuçlarından
tek yolculu bir limanda elimde dönüşü olmayan tek bilet.
vapur yanaşmak üzere ! gelsen de boş
belki geç, belki erken
her neysen işte bu beden de
karışmasana bana
son kez ve ilk kez hoşçakal diyemem sana!