6
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2955
Okunma
kaybedilmiş savaşların ezikliğidir şakaklarımdaki kırıntılar
her yeni günün karanlığa attığı çelme gibi
yıkılan dökülen zemheri ayazların göbeğinde
savruk yaprakların kaderine mahkum
çürümüş ve kokuşmuş intihardır yıkılışım
içimdeki kurşuni çiçekler yaprağa gebeyken
gözlerimde batırdığın güneşin kırmızı öfkesi ile
kırık sazımın bam teli notasına başkaldıran
mavi yelkenli gemiler çekiyorum kızağa
titreyen dudağından son kez duyduğum adım
gitmeleri - kanatan sabırlı duruşuma kilitli
göz nuruma şekil vermiş sevdamla ben
dilenci urbasında küflenmiş bir dilim toklukla
solgun benizli hazan dallarında tomurcuk
bin kez vurduğun dik ser’deki şavkıma tünemiş
tuzu basıyorum açtığın yaraya!
bedenimi örten bu etten ruba
anamın rahim suyuyla yoğrulmuş hamurum
göz bebeklerimdeki ıslak kırıntılar
sahipsiz çocukluğumun uçurtması
tüfeğimin gölgesinde sakladığım sevdam
dolunayda yüzüme yansımış karanfil rengi
güneşi çağırmadan gül bahçeleri dökeceğim deryaya
hey denizlerimi kurutan asi üryan rezillik
içinde barındırdığın pusatsız gelecek
kirli mendillerinde sakladığın katran yürek
bir intikam sarnıcına dönen dilin
örste har’a değmiş kılıç olsa da
kopsa da gövdemden bu baş
-yürek bende, mertlik bende, söz bende-
sırtımdan saplansa da yüzüme kusamadıkların
kanım akmaz, çıkmayacak yedi cansın bu bedende
çünkü bilmediğin dağların sisli koyaklarından
çakmak gözlerime akan nehirleri çevirdim sevdaya
gel gör ki kör düğüm umutların ertesi
kehanet kustuğun o yangın gecesi
örtülerimi ateşe veren öpüşünle
namert yangınlara kül ekerek
ağustos böceklerinin ondört yıllık hırsıyla
yarıp toprağın kara bağrını
başım dik / alın dayıyorum yağlı namluya
sen ki kancık kaçışların gelini
saçlarımdaki al yıldızlarla dönüyorum
dört duvar yalnızlıklarım ve kaldırımlar yoldaşım
aldırmadan sokakların üç adım ötesi belirsizliğine
içini oyduğun koca bir yürek atıyorum ortaya
şimdi
nankörce işlediğin cinayetin ardından kaldır bu cesedi