25
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
2998
Okunma

Şiirler vardır susturur kanatırlar. Şiirler vardır kendileri de susarlar. Şiirler vardır okurken doğururlar… Böyle bir şiirin ardından gelen bir çalışma oldu bu ve ben ilk defa bir yorumumu (çalarak) çalışma anlamında sizlerin beğenisine sunmak istedim.
Bu çalışmanın çıkış noktası olan değerli kaleme sonsuz saygımla…
İyi ki varsın şiirin ölü çocuğu… İznin olmadan astım, umarım bağışlanmışımdır.:))
"Boğazlarken gölgemizi kendi ellerimizle
Sıska bir güneş yükseliyor
Büyüyor gölgeler göz göz oluyor
Çiçeklere duruyor çok zaman bozkırları
Su duruluyor/ içerken insan kendi kanını
Eski bir hikaye ayaklanıyor
Her bakış toprağa düşüyor
Asya oluyor toprak
Büyüyor
Büyüyor
Büyüyor
İçimizde yıkılan kocaman bir krallık
Bir kendimiz yabancı
Herkes hüküm sürüyor..."
şimdi ölü çocukların sulandığı yerde söyleniyor türkülerimiz
satır satır yazgısına bağırdığımız
ilmek ilmek kaderine ortaklığımız
bir iç kanamadır tamponsuz
başımızda kavak yeli estikçe deli deli
elimizde ökse otu yer yapmış
dilimize bulanmış baldıran şerbetleri
ne yana baksan kan
ne yana tükürsen bir ağıta çarpar dili
ve sen şiirin ölü çocuğu...
başaklarda firik zamanı
kirazlarda çiçek mevsimi
berfinlere derman diliyorsun
ölüme isyan ediyor/ ölüme diriliyorsun
aynı yağmurda ıslanmayı
aynı tastan kanmayı
aynı sılada sevdalanmayı düşünüyorsun
düş/yoruyorsun
ve küsüyor tüm düşler sana
içini çeke çeke gülüyorsun
duyulmuyor hıçkırıkların kahkaha tufanında
sen biliyorsun çocuk...
genç olmanın yaşlandığı
çocuk kalmanın ayıplandığı
kan duran ölümün doğumla aklandığı zamanları
bir kadının rahmine yapışan hayatı
ve anaç çığlıkları doğurganlığına isyanlarda
sen biliyorsun çocuk...
çıplak yaşanır bu hayat ayazlarda
ayakta kalmak
dik durmak
yıldızlara eş dileklerimiz olması adına
önce...
önce içimizdeki kıyımlardan başla
kaç ben
kaç biz öldürdük oralarda...
sevgi kaya
"Ölümü doğurduk gözlerimizde...ne ki ölüm, her an bir el gibi ensemizde..."