15
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1982
Okunma

bilmiyorum
bilemiyorum artık
yarın
ve yarından sonrası
ne getirecek bana ötelerden
yine neler kuşatacak aklımı
yine hangi umut can verecek
sana dair...
bir sır gibi zaman
dilsiz
kör ve sağır
ağdalı bir acıyla
yosunlu tutamaksız bir merdivenden
inmeye çalışır gibi ürkek günler
kaygan
korkulu
belirsiz ve küskün
sana dair
...
içimdeki uçuruma yuvarlanıyor bir bir
kan kırmızısına buladığım haziranlar
asi ve hırçın bir deniz köpürüyor diplerinde
eski sevgili bahçelerden kalma fesleğenlerin
en derinlerdeyim
bu benim çoktan vazgeçtiğim
bekleyiş olmalı
delirmeye eş
sonsuzluk gibi kesin ve keskin
umutsuz bir çırpınış
sana dair...
...
yüreğimin dışından alâ-ü valâ ile
o sonsuz saltanatında
bir bir geçiyor mevsimler
alımlı çalımlı
ceylan gözlü sevdalar salınıyor eteklerimde
istemiyorum
uzak dursun
yok artık ne arzu ne heves
senden gayrı bir yürek
bence taşınası değil
...
baharlar
yazlar
kışlar dansediyor
ömrümün
ve mısralarımın ötesinde bir yerlerde...
küçük burnunu cama dayamış
sokağa çıkmasına izin verilmeyen
ve bu yüzden
içini çeke çeke ağlayan
bir küçük kız var içimde
mahzun
neş’esiz
oyuncaksız
ufacık elleriyle sımsıkı kavrayıp
göğsüne bastırmış
ne kaldıysa senden geriye
ve ne varsa tutunduğu
sana dair
...
bilmiyorum
bilemiyorum
yarın ve yarından sonrası
ne getirecek bana Levh-i Mahfuz’dan
yine ne fitneler
ne acı sessizlikler kuşatacak
sabır köşkümün güz bahçesini
kimbilir
ne kederler mühürleyecek dudaklarımı
hangi tesellim susacak
sana dair...
CEYDA GÖRK