16
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2263
Okunma

pervasızca
ulu orta baskınlarda cinnet devriyeleri
gidip gelip yokluyorlar akıl hanemin köhne kapılarını
taşlıyorlar perdesiz camlarını
mesken tuttular haylidir
harap gönül duvarlarımın ardını
bekliyorlar
duyuyorum fısıltılarını
biliyorum
pusuda namluları
ve namlulara sürülmüş vedâ kurşunları
biliyorum ki
çıt çıkarsam
gölgem de dahil
delik deşik edecekler benden arta kalanları
canım yanıyor
söndürün çevremde yanan tüm isli çıraları
tenimde kızıl kırbaç yaraları
ve çürüttüğüm simsiyah bir sevdanın son mısraları
ilişmeyin
bırakın kalsın saçlarımda
yetim rüzgarlarıyla son eylül harmanı
gece ya da gündüz
fark etmiyorsa artık
vazgeçirememişse
eğer
hiçbir yenilgi akrebine aşık yelkovanımı
anlayın ki
faydasız bir defindir elde kalan
yorulmayın
ben çoktan gömdüm suretimin düştüğü aynada
kırkı çıkmamış günahımı
CEYDA GÖRK