17
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1130
Okunma

MAHRUMİYET
Âhımın tozundan puslu yollar çizerim
Menzilim mechul, derdim çaresiz
Ney misali, kıyamete kadar inlerim
Kuyum derin, sırrım süreksiz
Gizli ateş kaynar durur bağrımda...
Hüzünlere yelken açar,
Münzevi sevdalara uçar giderim.
Vahdet kapısına mahrem,
Kesret odalarına sığınak olurum…
Kan çıbanı çıkar kalbimde,
Gerçeğe asi, düşlere müşrik olurum…
Geç kalınmış bir secde gibiyim
Okyanus mescitlerinde Firavun misali
Kalbi ellerinden kâfir, Leheb gibiyim
Sandıklarında Karun’un kibir misali
Fecri sorma bana evliya!
Ben geceye akan bela gibiyim
Bana hilal sor, hiç olmazsa Süreyya
Zehri içine sızmış yılan gibiyim
Bağrımda suskun çocuklar ağlar
Gözyaşları akar, durmaz…
Sonra kasvet tohumu düşer türaba,
Heyhat! Derd-i Eyyub yaralarım konuşmaz…
Ey Yakup hüzünlü rüyalarım:
Zümrüdü Anka kanatlarında sabah olmasın.
Ben güvercinden putlar yaparım,
Semada muştularım bir dem solmasın.
Neyzen’e meftun semazen gibiyim
Yörüngesini yitirmiş Merih misali
Örtüsüne bürünmüş Meryem gibiyim
Kabuğuna gizlenmiş iffet misali
Kahrı sorma bana sûfi-yâ
Ben zevke müptela âciz gibiyim
Ey testere hüzünlü Zekeriya
Zakkum istifli deniz gibiyim
Âhımın tozundan puslu yollar çizerim
Menzilim mechul, derdim çaresiz
Ney misali, kıyamete kadar inlerim
Kuyum derin, sırrım süreksiz
MAHYA
5.0
100% (10)