3
Yorum
0
Beğeni
4,5
Puan
1526
Okunma
Gün gelir iki hayat arasında sıkışır
Taşar Sarı Nehir
Ne kıvılcımlar vardır görünmez
Şemsiyesi altında saklı erguvanların
Kuruyan denizler,
Soluğunu yitirmiş yıldızlar
Çözülmesi güç bir denklem gibi
Kimi zaman kahvehane köşelerinde
Fayton sefası düşleri kuran,
Bir kırık iskemlenin yaşam savaşı içinde
Uzakta bir gölge, ya da yakın bir yas
Kanayıp durur hasret gibi ses gibi
Yorgun düşer ırmaklar.
Kuşatılınca her yanı, her telden korkularla
Bahar çeker ayaklarını bağnaz köle duvarından
Gocunmalardan, tuzaklardan,
Kıran kırana bir savaş, ayak izleri mühürlüdür.
Hangi suskularda kaldı ilk yüzümüz?
Bilinmez, doymak bilmez
Yaşam diye seçtiğimiz
İçimizde nefsini yitirmiş kördüğümken kırıklıklar
Gözleri ıslak, dalıp dalıp gider bakışları
Aç mı, susuz mu, etekleri bağımlı kuşlar?
Başını çıkarırken bir çift yumurtadan
Varsın düşsün saksıdan yatağına
Karçiçekleri… Kimin umuru?
Gün gelir, çatlar susuzluktan toprak
İskelede bir yaprak
Alıp götürür alıcı kuşları
İsabetsiz menzillerde yollar hep uzak
Bir gemi geçer, kar yağar, yağar... Ezilir, tekrar yağar.
Altında karabatak sürüsü ve uzak bir düş
Tek bedende tek ruh olup, tiz notalarla bölünür.
5.0
75% (3)
3.0
25% (1)