11
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2544
Okunma

Firari akıl kendi göğüne bakıp duruyor
Bu öyle bir ibret ki anlatsam ne ile?
Davacıyım! Bu aklı ipe çekmeli
İzleyicisiz garip bir dava bu!
Hem yargıç, hem savcı, hem davalı, hem davacı ben
Ruhumun karşısına bir ayna koyuyorum
Pasını saydamlaştırıyorum
Billahi hayat bana yalan söyledin!
Ya Resulallah!
Ben nerede yanlış yaptım?
Yüce Tanrı’dan umut kesmiş değilim
Suçumuz duamıza önem vermeyeniz
Hayri şerri unutulan bir dilek
O can kutuda uyuyan bir melek
Işığı cemalinden düştüğünde
Kutsal sevinci
Kokusu yusufun kokusu gibi
Sor gelişini, sabahın en yaklaştığı zamandır
İnce sızı gibi dokunur zamanın kıvrımlarında
Her iç çekişimde firari bir ahenk
Yüreğim limanına ittiğinde ikimize her dilek
Keyfin tahtına hazırlanmıştı hanen
Acı gama yatkın kildin yüreğim
O gün bugündür gözyaşı tetikte bilesin
Düşen gözyaşlarım göğsüme çukur açıtı
Tecelli hissem, neyin imiş
İstediğin kadar ciğer sökücü
Damarlarımda kapkara mürekkep
İşte! Bir cilt her satırında sen
Defterim kara yazılmış olsun, bu acayip sır da sensin
Dilerim evlat, tek damla yasin düşmesin yere
Ne dilimde beddua nede sana kinim var
Sütüm helâl sana
Sana bir öğüt, anadan zeval gelmez oğula bunu anlayabilsen
Sen dedindi sakin ola ki anma dünü
Hayal ettim
Karıştırdım içimdeki senle konuştum
Böyle bir sır içimde beslerim anlayabilsen
Sarhoşluğudur acının en acı suali
Ne varsa isyandan yana düşmüştü peşime
Hem de nasıl
Katlandım bin bir zahmete bana kâfidir
Aklım doğruyu eğriyi tartaydı analığın ne anlamı vardı
Topladım dağılan analığımın her köşesinden
Ağır bir yüktür bilir misin?
Sardıkça sevgimi sevgin
Nefesimin kölesi anam derdin
Bu sevgi bizim değilmi
Ya şimdi, hırçın bir deniz
Sözlerin zehirim cellât kırmızısı
Mil çekmektesin yüreğime
Yaman sizim var inceden ince
Otuza dört kala böyle deyildin sen bilesen
Anam!
Sahi mutsuz musun?
Nasıl da zalim insafsız yaşamın acımasız kuralı işledi
Lakin artık bir kuşak değişiminde devir de amma değişti!
Eyvahhhh örümcekse ağ dokudu
Çaresizlerin analığı yalnızlıkmış
Üzerimiz yalnız gökyüzü
Bu kubbe altındaki dertlerin
Güneşe asılmış gölgesi panzehir
Hüznüyle titreşir hayatim
Göğsüm oynadı yerinden kalbim attı fütursuzca
Ve hiç gitmedi acıyla vurgun
Evet, nihayet edeceğim isyan
Bu can, kıble mi değiştirsin?
Öğretin yüreğim öğrenci
Yokmu analığı öğreten bir okulu
Sırtlayıp analığı yüreğime yığmışım
Ey benim yürek yaram vay benim analığım vay!
Neden yüreğinden bıçaklanır
Öyle bir zaman ki yakın beni!
Anan çok yorgun!
Öyle
Çöküyorum azar azar
Er ya da geç
Ecel çıkıvermeden pusudan
Analığın defterinde bir fal açtım
Halden anlar bir dost gelip fala baksın
Senden yanayım arkadaşım
Dileğin ana dileği senin
Hayra yorma gördüğün düşü
Bir evlattan ne beklenir?
En doğrusu aklın defterini hemen dürerim
Aklı köstekleyen bir haller var sende
Senin ki geçici bir bilinç kaybı
Neylemeli uğrunda ölmek mi dileğin
Bu âlemi gören her şeyi yoktan var eden
Yüce Tanrı kanar mı bunlara
Kâh o yandan, kâh bu yanda tanrı evlat edinmedi
Evlattan, oğuldan fayda bekleme
Rahmine düşer içer kanını
Gelir dünyaya törpüler canını
Ölümünden sonra yer afiyetle malını!
KAYIP YALDIZ
5.0
100% (1)