35
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4559
Okunma

cızırtılı
çizik
esrik bir taş plaktır siyahlığım
bir eski saba’dır dönüp durduğum Mustafa Nafiz’den
"sahilde saba rüzgarı ağlarken uyan sen"
öyle değiştim
öyle değiştim ki
utanır sabrım benden
bunca hırçınlığım
bir tutam hasretten
yarım uykuların tılsımında şekillenir
sancır serencâmım inceden
çizer kirpiklerim yastığıma
hayal meyal hatırladığım bir şehri
sonra o şehrin adını bilmediğim semtindeki bir evden
sızar ağır ağır
üstadın sesinden
"kalbinde derin bir sızı duy, aşkımı an sen"
eksik bir adrestir bulamam
bundandır sağırlığı
tüm kapıları yüzüme kendim kapattım zaten
nihayet
can hükmümdür bu laf değil
gıyabımda kalem kıran
boynumu urgana ikram etmeden
duyulmasa ve bilinmese de
kaç kez okudum ben bu meyanı eskiden
neydi o ince yakarış o sitem
"hicrinle nasıl söndüğümü gör de inan sen
bir yüreğe rehin bıraktığım
vadesi tükenmiş bir yüreğin şikayetidir
el ayak çekilince başlar
sürer sabaha dek
dinleyin
duyulur hala
uzak bir bedestenden
desem de beyhudedir artık
"kalbinde derin bir sızı duy, aşkımı an sen"
bana dair her bir cümleyi
gecenin en kuytu yerine hapseden sinsi bir keder
ve uzaklığımdır kendimden
öyle değiştim
öyle değiştim ki gider ayak
utanır sabrım benden
bunca hırçınlığım
bir tutam hasretten...
ceyda görk
11 nisan 2008