1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1427
Okunma

tanır mısınız:
eski bir yağmur kokusuydum az önce
aşkınızdan artakalan bir yaralı hayvan
ben. o eski kıta hep yağmalanan
bir yağmur kokusu oldum sonra
mis sokak sakinlerinin
şarabına sızan
yaklaşın. daha
tanıyacaksınız bende unuttuğunuz
yaranızdan
yaklaşın ve görün ki indiğiniz tramvayım
geçiyorken çocukluğum saint-denis’den
ben o yaşlı tutkunuydum eluard’ın
yoldaşı yalan dünyanızın
aşkınızın kekeme çocuğu ve kırmanç
şarabınıza sızan bir eski yağmur kokusu
ben. o ilkel bumerang mı
aranızdan uzaklara atılmış
kanayan bir esmer çığlıksam
uzay sonsuzluğunda unutulmuş
o kozmonotsam döner miyim hiç
atlantisim yok artık yok eski yurdum
yaklaşın. daha
tanıyacaksınız beni bir yerden
yakanıza ilişmiş o esmer çığlık gibi
kapınızdaki tinerci çocuğun son gecesinden
ama siz dinliyor musunuz ki beni
hay allah. duymadınız mı yani hiç
kör bir hayvan kadar yalnızsam
aranızda diyordum. duydunuz
o kör timsah kadar görmüyorsam
bıçakladığınız yerini şu ırmaklarımız
yok demek atlantisim yok o eski yurdum
( zamandır cherie bir kahkaha daha: kah kah sen. yalnızlık sularımın yoldaşı timsah )
yaklaşın. daha. tanıyacaksınız kentinizden
orda unuttuğumuz bir yaralı kırmanç
kalbimdi o. ki, adanmıştı aşkınıza
şimdi yalnız mı şimdi hep yıkılan
şimdi durmaksızın yaşlanan pera mı
yıkıldıkça mahsur yıkıldıkça bar olan
durmadan yalanlarımızın telaşıyla dolan
ben. tanıdınız o eski kıta o hep yağmalanan
tanıdınız
bir eski yağmur kokusuydum az önce
ben. aşkınızdan artakalan bir yaralı hayvan.