3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1349
Okunma

güneşin bile evi var akşam olunca gider
benim evim kayalardır önümde secde eder..
zevk aldıkça okşanırcasına bekleyen
beyin ağrısı tutmuş insanlara
düş vermeyeceğim söz verdim kendime
ama yüreğimi kemirenler kim gece vakti
hangi kuş vuruyor gagasını soluğuma
burada solumdan konuşmak gereksiz
ihanet ettim ben koluma ölmeyerek
gökyüzünün mavi olduğu ilkyazda.
unutmadım rüzgarın acılarını
acıların üzerinde parmak izlerim saklı hâlâ
çentikler attım yılları geçtikçe damgalı
artık bütün rahatlığı içimde mobilyaların
oturup delik deşik bedenimi yiyebilirim
nesnelerle birlikte bir kır evinde.
neler oluyor
yüzündeki boyalar dökülüyor
tepemde dönen kuş ağaç dallarına benziyor
anlamını yitiren yıldırımı ağzına alan kim
kavşağın hangi yanından geliyor yasak saatler
bütün çocukları güldüren ayna oyunlarında mısın.
duyuyorum
düşüncelerin beynimdeki sessiz kıvrımlarını
imgeleri atlarken birer birer dalgalanan
geceye düşen çıplak kolum kaplıyor yatağımı
alın beni kendimle çatışma halindeyken
ölüme hak kazanmış bir hedefim uykularında..
ar/tık
tutuşan bir aşk mektubu gölgem
inledikçe zevk alan ölü sözcüklerden..