5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1107
Okunma

yine geldin
eteklerinde güvercin sesleri
yeni biçilmiş nehir atlasından yüzün
siyah bir orman saçlarında
yağmur, derin bir suya düşen ot parçası
en uygun zamanı sordum
bir takvim bir saat nasıl
geride bırakabilir insanı
yaz vakti sarı bir urgandır aldırma
kaça bölünür kuş kanadı uçarken boynumdan
sonra odalar vurgun yeri
derin karanlık dipleri vurgun
gel seninle kuşatalım
çocuklardan başlayarak küçük kenti
kentin adı sonraya kalsın
bahçede yeni bir sürgün gibi
bir dal nasıl bölerse
güneşi kendine uygun tutanakları
ve pası yağmur suyunda erimiş sokakları.
sen hangi tepeyi uygun bulursan oradan bak
kadınımsın
ocakları yanan evleri
acem kuşlarının hangi mahallede
sevgidendir diye uçtuklarını
bilirsin bu kentte de çok şeyler eksik
kahveler sürgün yeridir,
sokaklar bebelerin sürgün yeri
biz kenti tanımalıyız çocuklardan
çünkü tartıyı koyduk yüreklerimizi
değil şu kentin
bütün kentlerini dünyanın
gel bak
açık kitap gibi önümüzde
şu okul bahçesinde
ne zaman büyüdü bu ağaçlar diyebiliriz
kimin ellerinde diyebiliriz.