3
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
68
Okunma
Düşlerin Katığı
Gecenin en kırılgan yerinde
kalbim yine o eski çağrıyı işitir;
rüyaların küllerinden doğan bir kuş
kanatlarını bana uzatır,
sanki her karanlık kendi içinden
bir umut kıvılcımı taşırmış gibi.
Hüzün, taşın altındaki su kadar sessiz,
ama bir dokunsan devrilecek kadar hazır.
Aşk ise, o suya düşen ışığın adıdır;
titrek, ürkek, fakat büyüdükçe
koca bir gökyüzünü içine alacak kadar cesur.
Kalbimde iki yol uzanır:
birinde kaybedilmiş zamanların gölgesi,
ötekinde yürüdükçe çoğalan bir ses.
İkisi de beni çağırır,
ikisi de bir insan olmanın
eksik ve tamam yanlarını fısıldar.
Ben yine de ilerlerim,
ölümün gölgesine basarak
onu kendi karanlığına küstürürüm.
Çünkü direniş bazen
bir nefesin karanlığa karşı açtığı çiçektir,
kimi zaman bir sözün içindeki
fırtınayı büyütmektir.
Ve bil ki,
düşlerime katık edilen sevda
ne yaralardan korkar
ne de gecenin sessizliğinden.
O sevda bir çağrı değildir yalnızca,
bir kapı, bir yol, bir kıvılcım,
bütün karanlıkları birbirine bağlayan
ince bir gümüş çizgi.
Kalp susmaz,
susarsa da konuşmayı unuttuğu için değil,
doğru sesi beklediği için…
çağrısına karşılık bulunca
birden büyür,
insanı kendisiyle yüzleştiren
o sonsuz ışıltıya dönüşür....
Hakan Tazeyurt
5.0
100% (5)