1
Yorum
2
Beğeni
3,5
Puan
38
Okunma
Kaldirimdaki soğuk Arnavut taşları
Demişti: “Ne bu acele, ey meltem?
Sende de mi koptu bende olan bu kıyamet, bu deprem?”
Az önce poyraz geçti deli gibi;
Ateşler içindeydi—tıpkı benim gibi.
Dedi: “Fırtınalar, tufanlar yine azgın;
Bendeki sen ise emin, dolu dizgin…”
Hani rüzgâra kapılmış ağlamaklı bulutlar, Sonbaharda ağlayan o sarı yapraklar…
Nevbaharda dirilir yeniden ölü görünen yapraklar, Derin uykusunda sevgiliyi sayıklayan topraklar…
İşte bendeki hâl de toprak gibi bir ayrılık;
Bu ayrılık ömrümde duyduğum ilk acılık.
Acısı derinden, hasreti ezelden;
Vuslat saatini beklemek farz—ne gelir elden?
Ağlamak için gözler ne şimşeği ne de yıldırımı bekler
İçin için ağlarım, sessiz çığlığım olur benle kaldırım.
Kaldırımdaki soğuk Arnavut taşları
Seyretmiştir içimdeki ben savaşları…
5.0
50% (1)
2.0
50% (1)