5
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
133
Okunma
yine sıradan her şey
gelip çatmış masal saatim
kargaşaya ve hayıflanmaya mahal yok
elimde kabadayı bir kalem
mısralarımda aşkla acının mübadelesi
didişiyorum yüreğimdeki saklımın efsunuyla
hangi harfe dokunsam bin hüzün
hangi heceye bakınsam mecalsiz bir özlem
tutanaksız zamanla paylaşıyorum çırılçıplak acıları
yavru ağzı duvarlarda saniyelik huzur
aslan ağzı abajurdan damlayan solgun umut ışığı
yanaklarımda kızılca bir dudak izinin nemli sıcaklığı…
kahve içmek geçiyor aklımdan
fal meraklısı bir bakış çıkıp geliyor anılardan
etrafıma bakınıp ah aklım ah deyip gülümsüyorum
dalıp gitmişim bi ara öylece
Kızılırmak kıyısında bir bahar sancısı
nicedir tarifini aradığım aşkın Arif’i oluyorum
üç yapraklı yonca oymağında
dört yapraklı yoncaya rastlamışım
tam da mutluluğu yakaladım diyecektim ki
geç buldum çabuk kaybettim diyen bir şarkı
elindeki hicran kılıcıyla kalbime nota nota dalıp
yere göğe sığmayan kasvetiyle gelip oturuyor içime
susuz saksıda fesleğen hallerim
korkularım konaklıyor küflü ıssızlığımda
bir türlü eşleştiremiyorum ikrarımla ikbalimi
serencamımda da şah söylencesi
dimağımda asırlık bir ruh yorgunluğu
kimliğine küsüyor isyana meyilli duygularım
ve sevmişliğimi
insanlığıma şerh düşerken
zımnen kaleme alınmış bir aşk öyküsü
gamlı günüme güz güneşi düşse ne olur ki
5.0
100% (6)