1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
71
Okunma
Hira’dan esen rüzgâr; Gül Şahı’ nı gördün mü
Hakikat güneşinin kuşağını gördün mü
Söyle vaziyetini, nasıldı o’nu duymak
O Gül’ün kokusunu âlemlere duyurmak
Hira’dan esen rüzgâr; bana Sultandan bahset
Alıp göz bebeğimi geçtiği yola hapset
Söylemeye lehçem yok, yazmaya gerekçem yok
Geçerli dilekçem yok, sessiz bir dille arzet
Hira’dan esen rüzgâr; hicranî bir köleyim
Yollar ile bir olun, beni O’na söyleyin
Kervanında degersiz yükü olsam tacirin
Hicretinde bir küçük saka’sı muhacirin
Hira’dan esen rüzgâr; hicazî bir geceyim
Bir sevdaya tutulmuş mahzun bir dönenceyim
Bana nasip olsaydı o kütüğün izzeti
Kuruyan şu kalbime dokunsaydi lezzeti
Hira’dan esen rüzgâr; mihmanı olsam o’nun
Paye’sinde topraktan tane olsam yolunun
Adım geçse de benim şefaat fermanın da
bin kez dirilip - yansam uğrunda kokusunun
Hira’dan esen rüzgâr; sultanı sende gördün
O kavi kalkan’lardan birini sende ördün
Şahid oldun göklerden, yankılanan sesine
Benden de selam söyle güller efendisine
5.0
100% (6)