1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
187
Okunma
Yazılmış binlerce risale; okuyan kim
Ay, Ekim : gün, herhangi bir gün
Düğümlü yolların, dikenli saltanatı
Gerdiği yaydan kırgın sesler bıraktı
Suyun düşüne çamur karıştı
Göz, yaşlarıyla barıştı
Hüzünlü makamlar sıçradı, sustu hayat
Ağacı kanatan taş’tı; taştı, heyhat
Bir tutam kin; yakıldı ekin
Sınıra mecnunlar ulaştı..
Islandı yağmur, uslandı insan
" Vefa " duyar mıydi sesimi, fısıltıyla çağırsam?
Günlük - gülistanlıktı hava, gülistan gitti, gün kaldı
Mimikleri öldüren kanlı bir düğüm kaldı
Uçurtmalar indi kubbesinden mavinin
İklimin sahrasında eski bir düğün kaldı
Bulanık çıktı resim, çerçeveler kırıldı
Muştular beklediğim kevkebeler kırıldı
Asıldı ölüm, sıratın baş ucunda
Düzlükler esir düştü, engebeler kırıldı
Kisve’siydi aydınlık, kâinat bahçesinin
Siyah taktı peçesin, bütün rengi kırıldı
Değeri biçilmeyen halimlik külçesinin
Dimağini acıtan balın dengi kırıldı
Göklerde uçan kuşun, rotasız lehçesinin
Süzülürken seyreden ahengi kırıldı
Atların yelesinden rüzgârlar çatırdadı
İsimler çöle düştü, Irakta nal kırıldı
Damağımda ki zehir, ölümü hatırladı
Mevsimler dile düştü, meltemde dal kırıldı
Seyyah cübbesinde ilikli yorgunluğum
Yollara düşkünlüğüm, yıllara dargınlığım
Bahçeler taze bahar, neden bu solgunluğum?
Takatim kır’da yetim, gönlümde hal kırıldı
Denizleri yelkensiz dolaştım ey reisler
Dalgalara gizlenmiş seyrimde ki beisler
Kıyılara vurunca , tahtası eksik hisler
Sınırı göremedim kalbimde sal kırıldı
5.0
100% (5)