3
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
114
Okunma

artık düşünemiyorum bile…
duyguların mahkum olduğu bir dünyada
her şeyi üst üste yığıyoruz,
sabaha kadar inleyen damların altında.
küçücük bir pencereden gün batımını izliyorum,
yağmurun eşliğinde.
düşünüyorum…
avuçlarımdan uçup giden kuşlar geliyor aklıma,
ıslık çalan rüzgara karışan naralar…
duvarların zamansız kahkahasını dinliyorum.
bu düşünce deryasında
hunharca harcanıyor zaman,
hassasiyetler unutuluyor.
yağmurdan sonra çimlere çiğ düşer,
güneş doğana dek.
biz de sessizce gizleniriz o deryada.
bir gün toplanıp gideceğiz buralardan,
hayallerimize doğru koşarcasına.
düşününce ürperiyorum,
tüylerim diken diken oluyor.
avucumda uçmaya hazır bir kuş gibi,
çırpıyor kanatlarını sonsuz maviliklere.
gökyüzünde figürler çizerken
öpüyor bulutları,
yağmurun bile ıslandığı bir yerden
hafif bir fısıltı duyuyorum.
sessizliğini kucaklayan kulaklarımda
ölüp gidiyor o sesler.
geceyi öpen dudaklar,
aşka düşkünlük,
zamanı öldüren düşüncenin rengi…
mavi mi yoksa yeşil mi?
her kıyısında mahkumları var,
bu dünyanın.
hayallerimiz bile kalbe sığmıyor artık.
askıda kalan düşünceler,
duvarlara yazılmış onca sözleri
karanlıktaki o siyah duvardaki bütün yazıları okuruz.
damlarında, duvarlarında hala çığlıklar duyulur
geçmişten kalan.
düşünceler mahkum edilirken
o damlar inler,
acılar hala yaşanır.
*
Mehmet Demir
261121