3
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
111
Okunma

bir veda bırakmadım yanaklarına bu kez
yalnızca gölgeni okşadı parmaklarım
karanlık bir perdenin ardından
yüzün silik bir hatıraya dönene kadar
o odada geçmişten kalan yankılar vardı
sesinden geriye kalan tek şey
kırık bir saatin tik takları
zaman bile utanmıştı akmamaktan
gitmek kolaydı senin için
ama benim içimde
geceyi tutan bir el kalmıştı hala
nereme dokunsam karanlık
nereme baksam sen
sorular…
köşeleri küflenmiş bir odanın içinde
dönüp duruyorlar hala
hiçbir pencere açılmıyor
hiçbir kapı nefes almıyor
ben ise aynı yerde
aynı cevap arayışında
aynı boşluğa düşüyorum
eskiden ellerimiz birbirini ısıtırdı
şimdi avuçlarımda soğumuş bir anı
üşürken titreyen bir alev gibi
yanmaya çalışıyor
ama onunda harı yok
ışıması yok
yanmakla sönmek arasına sıkışmış
özlemin
o şehrin terk edilmiş sokaklarında geziniyor
adımlarımın sesi bile bana yabancı
rüzgar, saçlarının yerini dolduramıyor
gökyüzü çökmüş gibi omuzlarıma
bulutlar bile ağlamıyor artık
ondan yağmur yağmıyor
benden önce kurumuş sanki her şey
gidersin ya
ardından kalan boşluk
bir çocuğun kırılmış oyuncağı gibi
tamire sığmaz
zamana sığmaz
bana hiç sığmaz
yine de beklersin işte insan
umut eder
bir kapı aralığı
bir nefes izi
belki dönersin diye
ama öğrendim artık
oralarda dönülmeyen yollar,
pek çoktur
ve en çok da kalpten geçer
şimdi seni anlıyorum
ama ne tuhaf
anladığım her şey
benden bir parçayı daha alıyor
çok geç
evet
artık çok geç
*
Mehmet Demir
241123