0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
52
Okunma
Bir gün göğe bakacağız,
Bulutların kararmasından değil,
İçimizin solmasından anlayacağız
Nelerin eksildiğini…
Her nefeste biraz daha uzaklaşacak sevdiğimiz yüzler,
Kimisi unutarak değil,
Hatırlamaktan yorulduğu için gidecek.
Ve biz,
Aynı sofrada oturmuş gibi
Birbirimizin yokluğuna alışacağız.
Zaman diye bir şey var…
Deli bir nehir gibi,
Her dokunduğunu sevdaya benzetip
Her sevdayı bir ağırlığa çevirebilen.
Biz de o nehirde sürüklenen iki gölge,
Bazen kıyıya yakın,
Bazen tamamen birbirimizi göremeyecek kadar uzakta.
Yenileceğiz elbet,
Ama kimse bizi düşürdüğümüz yerden tanımayacak.
Çünkü insan en çok kendi kalbine yenilir,
Dünyanın hiçbir savaşı
İçimizdeki kadar sert geçmez.
Kimi, bir adım geride kalmış hatıralara saplanacak
Gidemediği için değil,
Kalsa bile tutunamayacağını bildiği için.
Kimi, “doğru” sandığı sözlerin arkasında
Koca bir boşluk taşıyacak omuzlarında.
Ve hepimiz,
Bir yerlerde eksik kalan bir cümlenin
Öznesi gibi dolaşacağız sokak sokak.
Gece büyüyünce korkutmaz aslında,
Korkutan,
Karanlıkta yüzleştiğimiz iç seslerdir.
Bazen aynaya bakıp
Gözlerimizdeki o kırılmayı fark edeceğiz
Ve soracağız kendimize:
“Ne zaman bu kadar içimize gömüldük?”
Gökyüzü çatılır sanırsın,
Ağaçlar fısıldaşır,
Rüzgâr bile senden uzaklaşır o an.
Sanki dünya değil de
Biz dönmeyi bırakmışız gibi.
Ama yine de yürüyeceğiz,
Çünkü insanın kaderi
Gitmekle kalmak arasında
Bitmeyen bir yolculuktur.
Bir kapı kapanır,
Bir kapı aralık kalır;
Bir nefes biter,
Diğeri hep yarım başlar.
Ve bir gün,
Bütün kayıplarımızla barışacağız belki de.
Sevmediğimiz yanlarımızı bile sevmeyi öğrenip
Ömrümüzün kırık yerlerinden ışık sızdıracağız.
Çünkü insan,
Ne kadar eksilirse eksilsin
Bir gün kendine rastlamayı başarır.
Yeter ki yürümeyi unutmasın
Ve kalbinin karanlık koridorlarında
Kendini aramaktan vazgeçmesin.
Kadir TURGUT
5.0
100% (1)