0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
56
Okunma
Sana ilk ve son itirafım olan bir şey söyleyeyim mi?
Ben senin ilk haline aşıktım,
Son haline kırgın…
Ve bu iki duygu arasında
Ömrümün en sessiz çığlığını bıraktım.
Zaman dediğin, bir yüzü parlatırken
Diğer yüzü karartıyor azizim.
Sen parladın, ben karardım,
Sen yürüdün, ben durdum,
Sen sustun, ben içime bağırdım.
Bir ilişkiyi değil,
Bir insanın içindeki insanlığın çöküşünü izledim.
Sen değiştin…
Belki ben de değiştim,
Ama ben hep aynı yaranın başında bekledim.
Sen ise yaranın sahibi olmaktan bile kaçtın.
Bana “eski ben yok artık” dedin ya hani…
İnan bana, en çok o yokluğun yaktı içimi.
Bir zamanlar senin gözlerin
Elimi tutmadan bile sarardı beni.
Şimdi gözlerin bile tanımıyor,
Sanki üzerimde eski bir borç varmış gibi
Kaçırıyorsun bakışlarını.
Ben de artık anladım;
İnsan, sevdiğinin gözünden silinince
Hayatın her köşesinde fazlalık hissediyor kendini.
Biliyor musun,
Ben seni değiştirdiğin için değil,
Değiştirirken beni yok saydığın için unuttum.
Birini kırmanın bin yolu varmış meğer,
Sen hepsini tek tek denemişsin de
Ben sadece susmuşum.
Sessizliğin kalbi paramparça edişini
İlk defa sende öğrendim.
Bir ara dönüp sana “Neden?” demek istedim,
Yapmadım.
Çünkü cevabı biliyordum:
Sevmek cesaret isterdi,
Senin cesaretin yoktu.
Ben korkarak bile sevdim,
Sen güvenerek bile sevemedin.
Şimdi senin eski haline dua ediyorum,
İyi ki bir zamanlar vardın,
İyi ki bir zamanlar beni inandırdın.
Ama son haline gelince…
Onu Allah’a havale ettim.
Benim kalbim taş değil,
Ama taşı çatlatacak kadar acı gördü senden.
Artık seni taşımaya gücüm yok.
Son sözüm de şu olsun:
Ben senin ilk haline aşıktım,
Son haline kırgın…
Ama hiçbir haline pişman değilim.
Çünkü ben seni kaybederek
Kendimi buldum azizim.
Ve inan bana…
Bu şiir bitse de
İçimde bitmeyen bir dua var:
Allah kimseyi, sevdiğinin son haline kırgın bırakmasın.
Kadir TURGUT
5.0
100% (1)