9
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
187
Okunma
gittiğinde on üçündeydim
bak
elli üç oldum baba…
seni omuzlar üstünde
bütün heybetinle koydular toprağa
ben dağıldım baba
daa ğıll dımm…
toplayabilene aşk olsun
çok yaka silktirip
illallah ettirdim konu komşuya
mahallenin çakır gözlü baş belası
kibar nezarethanelerin
en kıdemli misafiri oldum
babam…
on üçünde uğurladım seni cennete
on üçünde
on üç kere öldüm
ah toprağın çığlığını duyup
rüzgarın derdini bilenim
ah acımı bal eyleyenim
üstümden alıp gittin gölgeni
gölgesiz-dulda’sız kaldım
hiçbir sofra da bulamadım
senin nasırlı avuçlarından fışkıran
o sonsuz bereketi
ve…
kimselerde göremedim
senin maviş gözlerinden ışıldayan
o ölçüsüz merhameti.
seninle birlikte, oyuncaklarım
kırk yamalık’lı futbol topum
köşe bucak sakladığım misketlerim gitti
çocuk olmadan büyüdüm
büyümeden yaşlandım baba…
hep yalın ayak kaldı çocukluğum
karda kışta
bilsen kaç zemheri eskittim
paltosuz, şapkasız…
kaç allahsız geceyi sabaha kavuşturdum
sigarasız, babasız…
bıyıklarım bile terlememişti
dünyayı sırtıma yükleyip beni terlettiler
el bebek gül bebek acı emzirip
masmavi düşlerimi tükettiler
ah bozkır kokulum
sırdaşım
yoldaşım
en kral arkadaşım
neden bu kadar erken gittin
neydi derdin
sahipsiz akvaryumlar gibi küflenip
içten içe çürüdün de
neden bize demedin
babam…
bir su kıyısına çadır kurup balık tutmayı
bir kamp ateşinin çıtırtısında
bozlak dinlerken
bir şarjör mermiyi gökyüzüne boşaltır gibi
-off olun off çekmeyi
sen sevdirmiştin
şimdi içimde nasır tutan acınla
çokça kırık
çokça yorgun
ayak ucundayım baba…
sana o çok sevdiğin
iğde kokulu köy türkülerini ve
sana olan sonsuz özlemimi getirdim
alır mısın?
bu öküzün boynuzundaki yalan dünyadan
itin taştan yıldığı gibi yıldım ben baba…
yanına gelsem
kızar mısın?