0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
39
Okunma

Şimdi de "Sessiz Bir Kahve Molası" temasıyla, düz yazıya yakın yeni bir şiir denemesi:
Pazar sabahı. Saat, ne erkenci ne de çok geç. Dünya, sanki kalın bir battaniye altında dinleniyor.
Kupayı avucumda tutuyorum. Seramik, yavaş yavaş ısınıyor. O koyu, acımsı koku, odanın içindeki uyuşukluğu yavaşça dağıtıyor.
Pencereden süzülen ışık, masanın üzerine dikdörtgen bir leke çizmiş. Orada ne bir telefon sesi, ne bir acele, ne de yapılması gerekenler listesi var.
Sadece buharın usulca yükselişi ve şehrin henüz tam uyanmamış derin nefesi...
Zaman, burada bir anlığına dizginlenmiş gibi. Her saniye, tadı çıkarılması gereken bir lüks. O ilk yudum... sıcaklık, genizden burna doğru yayılan keskinlik. Bir anlık huzur sığınağı.
Bu, bir mola değil, bu, kendini yeniden toplama ritüeli. Bu sessizlik, günün karmaşası başlamadan önce, ruhun kendini topraklaması.
Hüseyin TURHAL