0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
45
Okunma
Kime ne yaparsan yap, kimseye yaranamazsın —
gül açsan bahçede, bir dalın gölgesi yeter onu karalamaya;
suskun kalsan, dilsizliğin suç olur; konuşsan, sesin kılıç kesilir.
İşlerine göre hareket edersen senden iyisi yoktur derler,
ama elin tuttuğu sıcaklığa bakmazlar;
etmezsen senden kötüsü yoktur derler,
ve ellerin boş kaldığı yerde yalnızlık oturur.
Bu hayatta her iyi bir yük, her kötü bir kalkan olur;
insan verdiğiyle ölçülürken, geri kalanlar bir reçete gibi yazılır.
Sevgiyle yıkanmış bir niyet bile bazen suçlanır burada,
ve en temiz emek bile şüpheyle tartılır.
Yine de susma — çünkü suskunluk seni sessizliğe sürükler,
suskunluk sadece başka bir yalnızlık yaratır.
Konuş, kır, tamir et, terk et, bağışla;
yine de öğreneceksin: herkesin elinde bir aynanın kenarı var,
ve o kenarla seni biçimlemeye çalışırlar.
Sonunda kalan, senin kendi baktığın aynadır;
ormanın değil, yalnızlığın değil — senin;
eli kanlı veya elleri temiz, hangisi olduğun değil,
yaşadığınla doğru durabildiğindir.
Bir gün anlarsın…
aslında kimsenin seni anlamasını beklememen gerektiğini.
Çünkü çoğu insan duymak istediğini duyar,
görmek istediğini görür,
senin gerçeğini değil,
kendine uyan versiyonunu sever.
Sen çabalarsın, anlatırsın, kırılmasınlar diye yutkunursun —
ama unutma, sessizliğin bile yanlış anlaşılır bu hayatta.
Bir kere sırtını dönsen “soğudu” derler,
bir kere fazla gülümsesen “numara yapıyor” derler.
Oysa sen sadece insansın,
yorgunsun belki, kırılmışsın belki…
Bir gün birine dokunacak kadar cesur,
bir gün kimseye yaklaşamayacak kadar yanmışsın.
Ve sonunda fark edersin,
kendini savunmaya bile değmez bazı konular.
Çünkü insanlar inanmak istediklerine inanır,
senin kalbini değil, kendi yargısını dinler.
Yine de vazgeçme;
kötülük bulaşıcıdır ama iyilik inatçıdır.
Sen kendi doğrunda kal,
çünkü bu hayat herkesin oyun sahnesi değil,
senin sınavındır.
Ve unutma,
herkes seni kaybedecek kadar şanslı değildir.
Sen kendine sadık kal —
gerisi zaten “menfaatin bittiği yerin insanlarıdır.”
Bir yerden sonra anlarsın…
insanlara değil, kendi sabrına güvenmen gerektiğini.
Çünkü herkes seni severken menfaati kadar dürüst,
işine yaramadığın yerde suskunluğuna kadar suçlusundur.
Bir zamanlar uğruna uykusuz kaldığın insanlar,
şimdi bir mesajına bile dönmez olur.
Sen “iyi olayım” diye savaşırken,
onlar “nasıl bittiğini” izler sadece.
Yüzüne gülüp arkandan konuşanlar olur,
sen sustukça daha da cesurlaşırlar.
Bir gün gelir, içindeki kırgınlık bile yorulur senden,
çünkü affetmekle unutmamak arasında sıkışır kalırsın.
Zaman geçer, alışmazsın ama kabullenirsin,
artık her şeyin bir bedeli vardır.
Birine güvenmek bile,
kendi huzurundan vazgeçmek kadar ağır gelir.
O yüzden artık kimseye yaranmaya çalışma,
çünkü bazıları senin yokluğunu bile hak etmez.
Yalnız kal ama eğilme,
sus ama içindeki sesi susturma.
Çünkü bu dünyada en çok konuşan değil,
en sessiz direnen kazanır.
Ve bir gün gelir,
herkesi olduğu gibi bırakmanın huzurunu tadarsın;
o gün anlarsın ki,
kimseye yaranamadığın hayat,
aslında kendine kavuştuğun yermiş.
Bir sabah uyanırsın,
belki de en sessiz anında,
anlarsın tüm çabaların derin bir kuyunun dibinde kaybolduğunu.
Yaralamışsın kendini, parçalamışsın umutlarını,
ve etrafındaki herkes, birer birer
senin yetersizliğini dile getirir olmuş.
Gözlerinde tükenmişlik, kalbinde derin bir boşluk;
kimseye yaranamadığın için değil,
kendine bile yetemediğin için yorgunsun artık.
İçindeki ağırlık, sessizliğinden daha fazla çığlık atıyor;
ve o çığlık, yılların ihanetini,
sevginin suya düştüğünü,
umutların küle dönmesini anlatıyor.
Dost sandıkların, düşmanla eşit;
sen ise kendi savaşında yalnız,
silahın ise yorgunluğun ve terk edilmişliğin.
Ama artık biliyorsun,
ne kadar denersen dene,
bazıları hep eksik kalır hayatında.
Ve en ağır yük,
inanmak istediğin masalları kendin yıkmandır.
Çünkü bazen kaybetmek,
kaçmaktır;
ve bazen en acısı,
kaçacak yer bile bulamamaktır.
İşte o an,
en ağır sınavı yaşarsın.
Sessizlik içinde boğulursun,
ve hiç kimse seni duyamaz.