0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
42
Okunma

Yine bir penceredeyim,
Dünya, camın ardında hızla dönüyor.
Biliyorum, bir süre sonra bu koltuk, bu ışık,
Bu anın nemli kokusu bile
Başka bir ana devredecek kendini.
Ne garip bir koşuşturma içindeyiz;
Herkes bir yere yetişiyor,
Kendi zamanının ipini germiş.
Oysa durup baksak,
Asfaltın çatlaklarından fışkıran o küçücük ot,
Bizden daha bilge.
Acele etmiyor.
Sadece var olmanın telaşsız şarkısını mırıldanıyor.
Elimdeki kahve soğuyor,
Tıpkı dün geceki hevesler gibi, yavaşça.
Ve ben, bu soğuyan kupada,
Geleceğin sıcağını arıyorum.
Geçmişin ağırlığını, cebimde biriken kum taneleri gibi
Birer birer boşaltıyorum.
Öğrendim ki,
En büyük direnç, akışa teslim olmakmış.
Rüzgâr estiğinde eğilmek,
Yağmur yağdığında ıslanmak.
Sürekli bir yere varmaya çalışmak yerine,
Sadece yolda olmayı kutlamak.
Bir serçe konuyor karşı binanın çatısına.
O küçücük gövdesinde koca bir gökyüzü taşıyor.
Ne güzel bir ders bu.
Hafiflik.
Uçuculuk.
Anlık varoluşun görkemi.
Şimdi kalkıyorum.
Soğuk kahvemi bırakıyorum.
Pencereyi açıyorum.
Dünya dönüyor.
Ve ben, o hızın içinde, ilk kez bu kadar durağanım.
Hüseyin TURHAL