0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
37
Okunma

O ince bel ki, bir yaydır, cana gerilmiş özel,
Bakışınla sarar da, dertler olur da ezel,
İnceliğin derman olur, ne hoştur ki her bir zelzel,
Belin gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Sanki bir hilâl ki, yeni doğmuş da taze nuru,
Gönül bir temas ister, unutturur her bir koru,
Bu aşkın zarafetiyle, kalmaz ki hüzün, kalmaz kuru,
Belin gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
O zarif vücudunda, o sînede çizilmiş yer,
Gören hayran olur da, aklını başından siler,
Bir kıl kadar inceymişsin, ne hoştur ki bu haber,
Belin gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Dünya derdi yaksa da, bu hayalin dindirir koru,
Aşkın hararetini alır, kalmaz gönlümün kuru,
Bu lezzet ki derindir, sığmaz ne bir fani suru,
Belin gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Ne meclis kurulur ki, o kamet olmaz elde,
Dertli gönüllerin muradı, bu tatlı rüya yelinde,
Yârden gelen her esinti, ne hoştur ki bu dilde,
Belin gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Zehri bal eyler o, aşkın kudreti ile canan,
O incecik kuşak altında, kalbe verir sonsuz bir an,
Ne hoş bir lûtfu imiş, bu sevda, bu ferman,
Belin gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Aşık TURHAL söyler: Âşıkın yurdu sensin, dermanımsın,
Bu aşkın inceliğiyle yanan, benim de canımsın,
O tatlı dudaklarından bir buse, son limanımsın,
Belin gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Hüseyin TURHAL