16
Yorum
61
Beğeni
5,0
Puan
725
Okunma


Sineme ûkde olmuş, bu hâin mel’ûn âsır,
Neden görmez zâtımı, bir visâle münhâsır!
Hiçbir lisan yetmiyor, çektiğim şu eleme,
Onsuz bütün heceler, dilime sanki kahır!
İkrârım küle döndü, duam zindana hapis,
Bir sabır ki içimde, sessiz isyana sınır!
Gönlümdeki yangına, rüzgâr bile üflemez,
Küle yazılmış yazım, savrulur satır satır!
Hani kul sıkışınca, yetişir derlerdi hep,
Yakûb misali kaldım, neredesin ey Hızır!
O Yakûb ki her gece, Yûsuf sual etti de,
Tüm alem feryadına, hani kalmıştı sağır!
Allah kurda kuşa dert verdi de dile geldi;
Yûsuf’a biz kıymadık, ne olur koyma hatır!
Sonra yine Rabbine, yalvardı Yûsuf için,
O vakit Cibril indi, hani sabaha nâzır.
Dedi ya, Allahtan çok, kimse sevilmez Yâkub!
Peygamberliğini de yitirirsin az sabır.
Gönle aktı gözyaşı, Yusufum diyemedi;
Kapandı iki gözü, elemden ağır ağır!
Yûsuf’u bir kaderden, diğerine geçmişti,
Ne yün yatak aradı, ne de kuru bir hasır!
Günlerce kuyularda, zindanlarda kaldı da,
Sitem girmedi gönle, rüya diye indi sır!
Yalnızca tabir değil, tebliğ de buyuruldu,
Gömdü o da hasreti, Yakûb gibi mûntazır!
Yûsuf etti yıllarca, sabrı tefekkürü de,
İhsan oldu hem Yakûb, hem Züleyha hem Mısır!
Ey Yusuf’un hatrına, pervâne olmuş alem,
Yansın bu can gerek ki, olsun rahmete takdir,
Zâhirim gamla dolu, bâtınım pür perişan,
Her kelimem bir yara, her sancımsa bin takrir.
Yusuf’un kuyusunda, Yakûb’un gözündeyim,
Bir karanlık hasret ki, dünya daracık kabir!
Bir sabah var ki elbet, açar mâna çiçeği,
Her dikenin ardında, lütuf arar bu fakir.
İlahi! Yoktur Sana, tek sitemim tek ahım,
Gayrı bitsin kulunla, aramızdaki tavır!
Senden istemek seni, hiç eksiltebilir mi?
Visâl’in Yûsuf ile, Yakûb’a mı menâzır!
Bu kulun da gücü yok, lûtf eyle kör olmadan,
Şu Yakûb karanlığım, hakkımda olsun hâyır!
Rıza kapında ey Râb, başım secdede eğik,
Ya Sen al bu gözleri, ya vâslını et hazır!
5.0
100% (24)