0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
46
Okunma

Gönül meclisinde sunulan bir bâde ki özel,
Dost elinden içince, dertler olur da ezel,
İçince mest eder cânı, ne hoştur ki bir zelzel,
Şarabın gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Sanki kevserden süzüldü, o yakut rengi dolu,
Gönül bir yudum ister, unutturur dünyayı, yolu,
Bu aşkın sarhoşluğuyla, kalmaz ki hüzün, kalmaz çulu,
Şarabın gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
O nazenin ellerinle doldurulan bir câm,
İçen sırra erer de, kaybolur dünyanın her bir gam,
Dudakların kırmızısından almış, ne hoştur bu meram,
Şarabın gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Güneş yaksa da canı, bu mey dindirir koru,
Aşkın hararetini alır, kalmaz gönlümün kuru,
Bu lezzet ki derindir, sığmaz ne bir fani suru,
Şarabın gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Ne meclis kurulur ki, o sâkî olmaz elde,
Dertli gönüllerin muradı, bu tatlı neş’e yelinde,
Yârden gelen her kadeh, ne hoştur ki bu dilde,
Şarabın gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Zehri bal eyler o, aşkın kudreti ile canan,
Bu içilen damlalar, kalbe verir sonsuz bir an,
Ne hoş bir lûtfu imiş, bu sevda, bu ferman,
Şarabın gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Aşık TURHAL söyler: Âşıkın neşesi sensin, dermanımsın,
Bu aşkın bâdesiyle yanan, benim de canımsın,
O tatlı dudaklarından bir yudum, son limanımsın,
Şarabın gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Hüseyin TURHAL