0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
65
Okunma

Sarı güller... Onlar, bahçenin içindeki küçük güneşlerdir.
Ne kırmızının yakıcı tutkusu, ne beyazın lekesiz masumiyeti... Onlar, bambaşka bir hikaye anlatır. Parlaklıkları, sanki binlerce umut ışığını yapraklarında toplamış gibidir. Sabahın erken saatlerinde, çiğ taneleriyle parlayan o kadife yüzeyleri, günün neşeyle başlayacağını fısıldar.
Bir zamanlar, sarı güller kıskançlığın rengiydi. Ama zamanla, anlamları değişti, tıpkı güneşin her gün yeniden doğuşu gibi. Şimdi onlar, sıcaklığın, arkadaşlığın ve tarifsiz bir neşenin sembolüdür. Birine sarı gül vermek, "Sana değer veriyorum, hayatıma kattığın neşe için teşekkür ederim" demektir, sessizce.
Onların kokusu, derin ve hafiftir; içten gelen bir gülümseme gibi. Onları elinize aldığınızda, avucunuzda tuttuğunuz şeyin sadece bir çiçek değil, aynı zamanda iyimserliğin somutlaşmış hali olduğunu hissedersiniz. En solgun günlerde bile, o canlı tonlarıyla bulundukları ortama anında bir enerji enjekte ederler.
Sarı güller... Onlar, uzun zamandır görmediğiniz bir dostunuzla karşılaştığınızdaki o saf mutluluktur. Güneşli bir sonbahar gününün tatlı hüznü değil, baharın müjdecisi olan o parlak ışıktır. Onlar, hayatın en basit ve en parlak armağanlarından biridir. Daima neşeli, daima davetkar.
Hüseyin TURHAL