0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
42
Okunma

Pembe güller... Onlar, kırmızının ateşli tutkusu ile beyazın saf masumiyeti arasında, ince bir çizgide dans eder.
Onlar, zarafetin en yumuşak, minnettarlığın en tatlı ifadesidir. Açık pembeler, yeni başlayan, taze bir hayranlığı fısıldar; hayatın ilk nazik dokunuşlarını, bir tebessümün ilk çekingenliğini taşır. Koyuya çalan pembe tonları ise, derinleşmiş bir takdiri, "Sana çok teşekkür ederim" diyen kalpten bir sesi barındırır.
Bir buket pembe gül, ne aşırıya kaçan bir ilan-ı aşktır, ne de sıradan bir jest. O, tam ayarında bir iltifattır; "Seni çok beğeniyorum ve sana hayranım" demenin en zarif yoludur. Gençliğin tazeliğini, umudun pembe düşlerini ve bir ilişkinin en güzel, en nazik başlangıç anlarını temsil ederler.
Yapraklarının üzerindeki o ipeksi parlaklık, sanki utangaç bir kızın allıklarını andırır. Bahçenin içinde, etraflarındaki diğer renklere tatlı bir sükûnet getirirler. Onlar, neşenin ve şefkatin mükemmel karışımıdır. Onları gördüğünüzde, içinizde bir yumuşaklık, bir huzur hissi yayılır.
Pembe güller, bize hayatın sadece büyük dramlardan ibaret olmadığını, aynı zamanda küçük, zarif nezaket anlarıyla da dolu olduğunu hatırlatır. Onlar, alınan bir tebrik, gösterilen bir incelik ya da bir annenin şefkati gibi, en değerli duygularımızın sessiz tercümanıdır.
Hüseyin TURHAL