7
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
197
Okunma

Barış’ın çocuklarına ve barışın kendisine…
Bir ses vardı eskiden,
ta içimizden konuşan.
Ne zaman bir şarkı başlasa,
bir çocuk gülümserdi,
bir ana dua ederdi,
bir yürek yola çıkardı yeniden.
Barış’tı adı…
Ama o sadece bir isim değildi,
bir yaşam biçimiydi;
her notasında insan,
her sözünde Anadolu kokusu vardı.
Yol uzun, saçlar rüzgârlıydı.
Bir yanda çocuklar,
bir yanda hayata küs babalar…
O herkese dokunurdu
bir “merhaba”yla,
bir “sözüm meclisten dışarı”yla.
Ve bir gün,
pazar yerinde yankılandı sesi:
“Domates, biber, patlıcan…”
Bir yaz akşamı gibi ısıttı içimizi,
bir kahkaha kadar samimi,
bir türkü kadar bizdendi.
O şarkıda hayat vardı,
daha yaşanası bir dünya.
Ne zaman “Gülpembe” çalsa bir yerde,
gökyüzü biraz daha duygulanırdı,
hatıralar pencereye yaslanırdı.
O giderken sadece bir insan değil,
bir çağın sıcaklığı da gitti ardından.
Şimdi dünya daha gürültülü,
ama sessizliğinde o yok.
Şarkılar var,
ama o kalbe inen ses değil.
Yüzler gülüyor,
ama o yürekle gülenlerden değil.
Bir türkü söylese yine biri,
belki bir anlığına döner çocukluğumuz,
belki bir umutla bakarız birbirimize,
ama biliriz…
Barış Manço gibiler bir daha gelmez bu dünyaya.
> Ruhun hep barışla anılsın, güzel insan…
Allah rahmet eylesin 🌿
5.0
100% (14)