1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
96
Okunma
Herkesin dışı üşürken,
benim için dönüyordu dünya.
Geceler aynı karanlıkta,
ama ben başka bir soğuğun içindeydim —
adı sen olan bir sessizliğin.
Bir sokak lambası titrediğinde,
gözlerinin son bakışını hatırlardım,
rüzgâr bir perdeyi aralarken
kalbimin kenarından geçerdi adın,
usulca, ama hiç eksilmeden.
Sen gidince,
hiçbir şey yerinde kalmadı aslında.
Saatler zamanı saymayı bıraktı,
aynalar yüzümü tanımaz oldu.
Bir fincan kahvenin buharında bile
sensizliğin buğusu çöktü gözlerime.
Bir zamanlar,
gökyüzü sana benzerdi —
sınırsız, derin, inatla güzel.
Şimdi göğe bakınca sadece
yarım kalmış bir cümlenin yankısı var:
“Keşke biraz daha kalsaydın.”
Herkesin dışı üşürken,
ben içimde yandım.
Bir yangının külünde oturur gibi,
hatıralarının sıcaklığıyla donarak.
Belki de bu yüzden,
sen gidince bile dönüyordu dünya —
çünkü ben hâlâ oradaydım,
sana takılı kalmış bir saniye gibi,
geçmeyen bir anın içinde.
Artık ne bir sabah uyanışı
ne de bir akşam vedası var.
Sadece, senin adını duymadan geçen
bir ömür sessizliği.
Ve ben hâlâ aynı noktadayım:
herkesin dışı üşürken,
içimde seninle yanıyorum hâlâ.
Kadir TURGUT
5.0
100% (1)