0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
14
Okunma
Velhasıl, geçmediğin kapının gıcırtısına
çare arama boş yere…
Çünkü duymadığın bir ses,
içindeki yankıyı anlatamaz sana.
Hangi rüzgârın hangi yaprağı kopardığını,
ancak o yaprak yere düştüğünde öğrenirsin,
öncesi laf, sonrası imtihandır insana.
Bilemezsin…
Sınanmadığın acının sancısı
ancak içine çöken bir gece olur,
ve bir gecenin sabaha bağlanışı,
ancak o sancıyla kıvranan kalbin
temkiniyle anlaşılır.
Her yara sahibini terbiye eder,
her sızı kaderin göğsüne çaktığı
gizli bir mühürdür aslında.
Kimse bilmez yokuşunu,
tükenişini, düşüşünü…
Zira geçmeyen için yol dümdüz görünür,
taşın ağırlığına da söz söylemek kolaydır.
Oysa o taşı taşıyan bilir,
taşın kime neyi hatırlattığını,
kimin omzunda ne kadar iz bıraktığını.
Velhasıl…
İnsan her sınavda kendine döner,
kendiyle yüzleşir,
kendi karanlığının ortasında
el yordamıyla bulur yolunu.
Şükre sarılmayı da orada öğrenir,
sabrın dizlerine çökmeyi de.
İnan bana,
bir kapı kapanırsa gıcırtısıyla değil,
arkasında sakladığı gizleriyle kapanır.
Ve her gürültü bir öğüt taşır aslında;
kimine çok, kimine az,
ama mutlaka bir iz bırakır geçenin içinde.
Sancının türlüsünü yaşamadan
kimse kavrayamaz hayatın düğümünü.
Önce düğüm atılır insana,
sonra çözmesi beklenir…
Kim çözerse büyür,
kim çözemezse kırılır
ama yine de yola devam eder.
Velhasıl bilmezsin…
Geçmediğin kapının gıcırtısını,
sınanmadığın acının sancısını…
Ama kendi yolunda yürürken
öğreneceksin bir gün:
Her kapının bir vakti,
her acının bir hikmeti,
ve her insanın kendine sakladığı
ateşten bir sırrı vardır aslında.
Ve işte o sır,
insanı insan yapan
en derin yerinde saklı durur…
Kadir TURGUT
5.0
100% (1)