0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
16
Okunma
Elim kalbimde, sözüm içimde saklı;
yalanım yok, bugünden yarına ne kalır bilmem.
Ama sen kalırsın…
Yatağı değişmeyen bir ırmak gibi
adımı unutsam bile yolumu bilen bir su gibi.
Biz az yaşadık,
azlığıyla çoğalan şeylerden oldu yaşadıklarımız.
Zaman bize dar geldi,
hayat üstümüze küçük bir gömlek gibi oturdu.
Yaşamak isterken her şeyi
birbirimize sığamadık,
ama birbirimizden de hiç çıkamadık.
Bugün şarkı söylüyorsam
o gün ses değildi bu,
şarkı gibi seni yaşamak isteğiydi.
Bir mısra değildin,
nakarata sığmazdın,
susunca bile devam eden bir ezgiydin içimde.
Halkıma benziyordun sen;
bir yanın göçtü,
bir yanın toprak kokuyordu.
Omzunda yorgun bir tarih,
gözlerinde yarım kalmış bir bayram vardı.
Bakınca
hangi milletten olduğumu değil,
hangi acıdan geldiğimi hatırlardım.
Gezmediğim yer kalmadı senden sonra;
bazen yasaklandın bana,
bazen bir suç gibi taşıdım seni boynumda.
Adını anmak bile
kimlik sorulması gibiydi bazı günler.
Ama ben her seferinde
suçu sevmekten yana kullandım.
Yedi başlı divitim vardı,
kelimelerim çoktu ama
hiçbiri seni anlatacak kadar cesur değildi.
Her harf sende yarım kaldı,
her cümle sana varınca sustu.
Meğer anlatmak değilmiş mesele,
meğer bazı şeyler
ancak susarak korunurmuş.
Sen bir uçurumun gülüydün,
güzel olduğun kadar tehlikeli.
Ellerimi her uzattığımda
bin kırıkla geri döndüm kendime.
Yine de vazgeçmedim,
çünkü insan en çok
kanayan yerinden bağlanır hayata.
Yasaların bile tanımlayamadığı bir şeydin sen;
ne suç maddesine girdin
ne de masumiyet belgesine.
Aşk değildin belki,
ama aşktan daha gerçek,
özgürlükten daha pahalıydın.
Uzundun,
inceydin,
bir bakışınla yol olurdu içimde.
Dokunduğumda
nereli olduğumu seninle hissederdim;
hangi şehirden değil,
hangi yaradan geldiğimi.
Şimdi sorarsan bana
bugünden yarına ne kalır diye,
cevabım hâlâ aynı:
Bilmiyorum.
Ama sen kalırsın…
Bir ırmak gibi,
adını bilmediğim ama
susuz kalınca yolunu bulduğum
o eski, o inatçı su gibi.
Kadir TURGUT