25
Yorum
60
Beğeni
5,0
Puan
856
Okunma


Ölüm denen bir gerçek var unutma ey can!
Hangi dine, hangi inanışa mensup olursan ol. Ömür hep gençlikteki gibi devam etmiyor.
Bunun yaşlılığı var, hastalığı var, kayıpları var, yalnız kalması var, elden ayaktan düşmesi var…
Ve nihayetinde ölüm var ölüm.
Dilde helâlleşmeler beyhûde. Hiç bir can kalpte kırgınlığını, gasp edilen haklarını, incinmelerini yürekte asla affetmez.
Hele bir düşün ey can!
Öldükten sonra bunun sorgusu var, cezası var. Koru var ateşi var.
Hadi inanmıyorsun diyelim.
Ama inanmasanda olmadığına emin değilsin.
Zira şu bir gerçek ki bir Yaratıcı var. Hiç bir şey tesadüf değildir.
Hadi yanıldıysa inanmıyorum diyen ey insan!
O zaman neyapacaksın?
Hele bir düşün
Kendine gel, haddini bil!
Zamanın en büyük tehlikesi: Alim adamların zalim nesilleri geliyor, hazırlıklı olun.
Meyvelerinizle zehirleneceksiniz:(
SUSKUN ŞEHİR
O şehir ki üstü sessiz görünür
Gör ki altında ne velvele vardır
Kimi refahtadır kimi sürünür
Kimisine geniş, kimine dardır.
Yatan değil o meskeni yapan el
Kimine dikendir kimisine gül
Ayrılır nâr ile nûra giden yol
Nâra giden yolun her yanı kordur
Şûlesi Kur’andır kandili iman
Tütse de bacası görünmez duman
Belki son istasyon belki ilk liman
Sessiz çığlıkları ah ile zardır
Kiminin azığı acı zehirden
Kimisi su içer berrak nehirden
Gidenler dönmüyor suskun şehirden
Yolcusunun akıbeti hep sırdır
Baş ucunda künyesi var resmi yok
Adı sanı belli amma cismi yok
Hısımları terk eylemiş, hasmı yok
Bu şehir ki sınavı çetin, zordur
Parlayan gözlerin ışığı söner
Nurgül’üm gün gelir atına biner
Topraktandır insan aslına döner
Hepimizin sonu o kara yerdir.
Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ
22 Ekim 2021
5.0
100% (30)