2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
151
Okunma

Nedir bu hâl Efendim;
Issız geceler mi kapladı gönül pencereni,
Sanki yüzüne yansımış suskunluğun resmi...
Nedir bu takvim yaprakları Efendim;
Yıllar salkım saçak nasıl da sarmış benzini,
Bazı tarihler sessizce beklemiş matemi...
Nedir gece vakti uyuyamamak Efendim;
Kimse duymaz mı suskunluğun sesini,
Kimse görmez mi şehri griye boyayan kalemi...
Nedir bu hâlim bilemem Efendim;
İzlerim yorulmuş gözlerle bana bakan birisini,
Seyrederim aynaya yansımış yorgun silüetimi...
Yıllar nasıl da geçti sensiz,öyle sessiz,
Hey gidi mazi,hey gidi anılar hey...
Şiir yazarken hep öksüzdü kalemim,
Hey gidi dizeler,hey gidi mısralar hey...
Nedir bu hâl Efendim;
Ufuktaki beyaz gemilerin mi susmuş,
Beyaz gemileri bekleyen yüreğin mi titremiş...
Nedir şu denizin dalgaları Efendim;
Dalgalarla boğuşan bedenin nasıl da yorulmuş,
İçindeki umutlar denizin kumlarına sinmiş...
Bu karanlık nedir gündüz vakti Efendim;
Kim bilir,belki pervasızca güneş tutulmuş,
Ya da gözlerindeki yaşama sevinci tükenmiş...
Nedir bu halim bilemem Efendim;
Aynadaki silüetim sanki yerinden kaybolmuş,
İçimde bir "ben" var,usulca köşesine çekilmiş...
Yıllar nasıl da geçti sensiz,öyle sessiz,
Hey gidi mazi,hey gidi anılar hey...
Şiir yazarken hep öksüzdü kalemim,
Hey gidi dizeler,hey gidi mısralar hey...
5.0
100% (6)