(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yalnızlık belki geceleri daha çok hissedilir, bilemiyorum; bana yabancı duygu şimdilik. "Kalbim, çivili bir sandık," dense de duygular da kalp sandığındadır. Naftalin kokusu geldi burnuma ve annem. Saygılar efendim.
Şiir gibi güzel olmuş, ucundan kıyısından gerçeklere teğet geçiyor, üşengeçlik doğru mesela. Eski seslerle dolu bir boşluk orkestrası... Harika tespit. Düşünmeye yol açan yorumlardı, teşekkürler
Kendinizin içine düşmüş bir çukursunuz; üstünüze toprak bile atmaya üşenmişsiniz. İçinizdeki kuyu su değil, sizin eski seslerinizle dolu bir boşluk orkestrası. Yalnızlık size uğramıyor; çünkü zaten ev sizmişsiniz, kapı kilitli, anahtar da sizde değil. Buna benzer şeyler işte. Saygılarımla.
Müslüm Bey ile yazışmanızda okudum, ''Keşke herkes delice yorumlarıma anlayış gösterse'' Diyorsunuz. Ben şahsen merak ediyorum bana nasıl delice bir yorum yazardınız acaba? Söz, kızmak yok :)
Şiir gibi güzel olmuş, ucundan kıyısından gerçeklere teğet geçiyor, üşengeçlik doğru mesela. Eski seslerle dolu bir boşluk orkestrası... Harika tespit. Düşünmeye yol açan yorumlardı, teşekkürler
Kendinizin içine düşmüş bir çukursunuz; üstünüze toprak bile atmaya üşenmişsiniz. İçinizdeki kuyu su değil, sizin eski seslerinizle dolu bir boşluk orkestrası. Yalnızlık size uğramıyor; çünkü zaten ev sizmişsiniz, kapı kilitli, anahtar da sizde değil. Buna benzer şeyler işte. Saygılarımla.
Müslüm Bey ile yazışmanızda okudum, ''Keşke herkes delice yorumlarıma anlayış gösterse'' Diyorsunuz. Ben şahsen merak ediyorum bana nasıl delice bir yorum yazardınız acaba? Söz, kızmak yok :)
Şiir elbette güzel; haz ve hüzün duyarak okudum. Ama bu durumlara çâre olan bir inanç unsuru, atasözümüz de var:" Garip (yalnız) yoktur dünyada, sevenin-herkesin Allah'ı var..." Her ne kadar inancın felsefe alanına giriyorsa da; ben yalnızlıklarımı öyle hallettiğim için, bu söz bana hep doğru gelmiştir. Tebriklerimi ve selamlarımı iletiyor; sağlıklar ve ömrünüze bereket diliyorum. Allah'a emanet kalın. (Aksakal)
Allah var, gam yok, şiirlerin süsü ayrılık, yalnızlık, hasret, hüzün vs duygular zaman zaman konu oluyor şiirlerimize, bazen bir rüya bile şiir olup dökülüyor kaleme.
Allah var, gam yok, şiirlerin süsü ayrılık, yalnızlık, hasret, hüzün vs duygular zaman zaman konu oluyor şiirlerimize, bazen bir rüya bile şiir olup dökülüyor kaleme.
Güneş ışık vermiyor sensiz karanlığıma, Gözüne bakmayınca bütün dünyam gecedir! Yanımda ol bir tanem, erdir aydınlığıma, Sensizlik zulüm bana, sorma halim nicedir
Bütün mısraların açıklaması son cümle kurtarış olmuş.
Ey yalnızlık! Bir kuyuya düştüm ben, ipini çeken de, düşeni seyreden de yine benim.
Kalemine ve duyarlı yüreğine sağlık diliyorum İlhamın kesilmesin daim olsun her zaman. En kalbî selam, sevgi ve saygılarımla. Gönül sayfanız da güzel bir eser ile karşılaştım. Değerli kaleminiz hiç susmasın esenlik dilerim. Gönül sayfam da sizleri görmekten onur duyarım.
Bunu okuyunca bir süre hiçbir şey söylemek istemiyor insan... Çünkü öyle derin öyle içten bir yerden geliyor ki, laf üstüne laf koymak sanki o sessizliğe saygısızlık gibi geliyor.
Her dize yalnızlığın bir başka yüzü gibi. Ne abartılı bir acı var ne de yapay bir dramatiklik her şey yerli yerinde, tam kararında ve fazlasıyla gerçek.
Bazen şiir susturur ya... bende susup çayla ram olmak istedim...
Birkaç gündür Caroline Reylonds’un “Ruhsal Zindelik” isimli kitabını okuyorum. Aşağı yukarı üçte birini okudum. Birkaç cümle ile ne anlatmak istemiş veya ben ne anladım dersem, şunu rahatlıkla söyleyebilirim. “Ruhsal Zindelik” kazanmak, yani arınmak için önce kendinizi dinleyin. İçinde bulunduğunuz çevrenizden, sizi rahatsız edecek, etkileyecek ortamdan uzaklaşın. Yalnız kalacağınız sessiz, sakin bir ortamda kendinizi arayın ve kim olduğunuzu, ne istediğinizi düşünün. Sizi etkileyen maddi veya manevi her türlü olumsuzluklardan sıyrılın ve kendi özünüze dönün. Özünüz sizi kendiniz yapacaktır. Huzurlu olmak için hayatınızı yeniden tanzim edin.” Daha ilk bölümde adeta bir KARABASAN, halk diliyle ‘KARAKURA’ inmiş ve bütün ağırlığıyla göğsünüze çöreklenmiş. İnsanın odası kendine zindan olursa anahtarı da paslı olur. Çıkmak istese anahtarının kırılma ihtimali vardır, ki belki bir daha çıkmayı düşünemez bile. İçeride kaldıkça da zindanda huzur aramak olmaz. Böyle bir yalnızlık ruh haliyle duvarların bir cendere gibi insanı sıkıştırması, depremde kirişlerinden ayrılan tavanın çökmesi gibi hisse kapılmak çok ağır bir depresyonun, giderilmesi neredeyse imkânsız gibi görünen bir sıkıntının çaresizliğini yaşamak demektir. Hâlbuki kitabını okuduğum Karoline tam aksini söylüyor eserinde. “Yalnızlıkta ruhu arındırma.” . Her türlü ağırlığın üzerine çullandığı bir sandalye sessizliği veya dilsizliği, hatta cansızlığı. Dört ayak üzerine kurulsa bile, lâl kesilmiş bir nesne sadece. Odanın her yerinde sadece aynı ayak izleri. Hoş olmayan bir loşluk içinde anlamsız, sahipsiz, kendinden kurtulmaya meyilli bomboş bir gölge… . Öylesine ürkütücü bir ruh haline bürünmüşüz ki, gerçekten bu ahval ancak bu kadar mükemmel anlatılabilirdi. “Kalbim, bir çivili sandık.” İçinde bir kuş, uçmak ister, ancak zamanın tutsağıdır. İşin püf noktası, sevmekten imtina etmek. Neden sevmeyelim? Kalbimizin ritmini düzenleyecek, ruhumuza heyecan katacak en güzel duygu iken… Sevmenin zamanı olur muymuş? Zaman ve çevre, sevene “neden seviyorsun” deme hakkını nereden alıyor olabilir? Üzülerek söylemeliyim ki, bu fırsatı ve hatta hak etmediği hakkı biz ona tanıyoruz. “Kim, ne der”den ziyade, “ben ne düşünüyor ve istiyorum” demek, zamanı lehinize çevirmek olur. . Boğazımız yosun tutmuşsa nefesimiz de yosun tutmuş ıslığın boğucu, bunaltıcı köhne sesi olur. Öyle ki, bir şarkı tutturmak istesen nefesinin yetemeyeceği, kulak tırmalayıcı ıslığın gıcırtılı sesi ve yarım yamalak hatırlanan kelimeler… Sonra kırılmış ayna parçalarında yansıyan parçalanmış yüzler… Dünümle, anımla ve geleceğimle işte ben buyum, dedirtiyor bu bölüm. Dedik ya, karabasan çökmüşse… . Keşke bir sokak lambası kadar aydınlık olsa ruhumuz ve dahi kalbimizin ufacık bir köşesi. Kelebeklere sadece mezar değil, onlara yurt, onlara mekân, onlara aydınlık olurdu. Aşk, pervane olacağı sokak lambası aydınlığı olmasa da mum ışığı aydınlığına bile razı olur, pervane misali yanıp tutuşmak ve pişmek için. Yanarak tükenmek. Yanarak sönüp gitmek. Aşk ile giderek kararmak ve karanlığa gömülmek. Neden olmasın? . Nihayet gerçeği bulmuşuz.. Karanlığa düşenin de, kendi ipini çekenin de kendisi olduğunu fark etmişse özün, o kuyudan çıkmak için ipini hazırlayan da karanlıktan çıkan da kendisi olur.
Yeter ki insan, karanlığında ‘karabasana’ teslim etmesin kendini. * Şiir gerçekten çok güzel. En azından, ben kendi adıma rahatlıkla çok beğendim, diyorum. Her şey yerli yerinde. Tasvirler, imgeler, üslup ve akıcılık. Yapmacıktan uzak. Bilhassa hissedilenlerin bire bir kendisi. Böyle olunca, insan sadece şiir okumuyor, adeta karşısındakiyle duygularını paylaşıyor. Kendini en doğru, en anlamlı şekilde ve en etkili dizelerle kısa, net, açık ve anlaşılır bir tarzda hülasanın hülasası olarak anlatmış oluyor. Bunun için öncelikle tebrik ve takdire şayan buluyorum bu şiiri ve şairini. * Şimdi kendimce birkaç husus üzerinde dursam herhalde yanlış anlaşılmam. “ayak izlerim kendi üzerine dolanır” Sanki bu dize, diğer dizeler kadar çarpıcı olmamış. Ben yanlış anlamıyorsam, ayak izlerim kendi izlerinin etrafında dolanır gibi bir anlam çağrıştırıyor bende. Diğer dizeler gibi daha etkileyici söylemek mümkün olmaz mıydı? . “Her nefesimde yosun tutmuş bir ıslık” Bu dize de kulağımızı uzun yoldan göstermek gibi geldi bana. “Nefes – yosun – ıslık” Daha farklı bir söylemle dizeyi düzenlemek mümkün olabilirdi zannımca. Yine aynı bölümden bir diğer dize: “gözlerimde kırık aynaların paramparça yüzleri” Aynaların paramparça yüzleri mi, aynalarda paramparça yüzler mi olsaydı daha makul olurdu diye düşündüm. * Müjgan Hanımın şimdiye kadar okuduğum en iyi şiirlerinden biri. Tekrar tebrik ediyorum. Şiir gönlünüz ve ilhamınız daim olsun. Saygı ve selamlarımla.
Okuduğunuz kitabı bitirince iç huzuru elde edebileceğinize eminim, şimdilik bu huzuru elde edememişsiniz, kitabın başındasınız henüz. Kitabı bitirince ne demek istediğimi anlayacaksınız. Teşekkür ediyorum
Okuduğunuz kitabı bitirince iç huzuru elde edebileceğinize eminim, şimdilik bu huzuru elde edememişsiniz, kitabın başındasınız henüz. Kitabı bitirince ne demek istediğimi anlayacaksınız. Teşekkür ediyorum
Yalnızlığı ve yalnızlığın çekilmezliğini imgelerle ifade eden harika bir şiir okudum üstademin gönül kaleminden. Kutlarım yürekten. Selamlar saygılar. Uğur böceğini hak eden yazınızı tebrik ediyorum
Çok güzel bir serbest şiir. Yalnızlık..kendi başına,bir başına kaldığı andır insanın. Değerli şairim,anlamlı ve güzel imgelerle güçlendirilmiş duygular şiire hayat vermiş. Kutlarım gönül sesinizi,emeğinizi. Saygıyla esenlik dilerim.
TUĞAL KÖSEMEN tarafından 28.9.2025 14:34:40 zamanında düzenlenmiştir.
"Ey yalnızlık! Bir kuyuya düştüm ben, ipini çeken de, düşeni seyreden de yine benim."
Hüzünlü duygularla ve akıcı bir üslupla yazılmış yürek sesinizi gönülden kutluyorum tebrikler efendim. Tüm hüzünlerinizin sevince dönüşmesini temenni ediyorum. En kalbî selam ve saygılarımla. Esenlikler ve şiir dolu günler dileğiyle.
Her zaman ki gibi harika duygularla, kendi tarzınızda, yazmış olduğunuz gönül sesinizi beğeniyle okudum, yazan kaleminiz, hislenen yüreğiniz dert görmesin.Selam ve sevgilerimle kalın sağlıcakla...
Yalnızlığımda kendi sesin kendimi ürkütür. Yalnızlık kişiye göre göreceli olsada insanı psikolojik olarak menfi yönde etkileyebilir. Değerli şair, kaleminizden güzel ve anlamlı bir şiir okuduk. Tebrik ediyorum ve yürekten kutluyorum. Selam ve saygılarımla esenlikler diliyorum. Mutlu ve huzurlu bir gün diliyorum.
Sandalye kadar suskun olmak, kendi gölgesinden ürkmek, çivili bir sandıkta çırpınan kalp kuşu… Bunlar sadece imgeler değil, bir insanın içindeki yankının sesi. Işığın bile karanlığı çoğalttığı bir evrende, şair hem ipi çeken hem düşen hem de izleyen olmayı cesurca dile getiriyor.
Müjgân Akyüz, bu şiirinizle yalnızlığı bir duygu olmaktan çıkarıp bir mekâna, bir zamana ve bir bedene dönüştürmüşsünüz. Kaleminizin derinliği, yüreğinizin sesi daim olsun. Muhabbet ve hürmetle Üstadem.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.