2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
135
Okunma
Solgun Koku
Annem dedi:
“Çiçek kokman gereken yaşta,
sigara kokuyorsun kızım.”
Dilime düğümlendi zaman,
yutkunamadım,
çünkü boğazımda kömürleşmiş hatıralar,
birer yangın izi gibi tutunuyordu.
Ben mi seçtim bu dumanı,
yoksa hayat mı üfledi ciğerlerime?
Sokakların dar köşelerinde büyüdüm,
dost diye sarıldıklarımın gözünde hep bir gölgeydim.
Bir baba suskunluğu vardı içimde,
bir anne duasıyla çatlayan ellerimde
gizli bir sığınak aradım.
Her nefes, toprağa düşmüş kırık bir çiçekti;
her duman, yarım kalmış bir çocukluğun çığlığı.
Gülmek bana hep dar geldi,
çünkü kahkahalarımın ardında
küflenmiş yaralar uyuyordu.
Ben, kaybolmuş bir baharın yetim çocuğuyum.
Bir gün açmam gereken gonca,
zamansız kışların ayazında üşüdü.
Annemin sözleri,
göğsümün en derin yerinde çınlayan bir çan gibi
beni kendime çağırdı.
Yalnızlığın ağır taşlarını omzumda taşıdım,
her dost bildiğim, biraz daha ezdi kemiklerimi.
Sevgiyi öğrenmeden büyüdüm,
acıyla ekmeği aynı sofrada paylaştım.
Yarı yolda bırakılmanın tadı,
dudaklarımdan hiç eksik olmadı.
Annem,
sen çiçek kokularıyla anımsarsın baharı,
ben ise küllenmiş bir yangının içinde
düşlerimi ararım.
Belki de çiçeğim ben,
ama köklerim derinlerde çürüyen
hüznün toprağına mahkûm.
Bazen düşünüyorum:
hayat, bize verilmiş bir armağan mı,
yoksa içi boş bir ceza mı?
Her yeni gün,
eski yaraların kabuğunu söküyor.
Her gece,
başımı yastığa koyduğumda
çocukluğumun ağlayan yüzü
gözlerimin önüne geliyor.
Ben kendimi unutsam bile,
sigara dumanı unutmuyor beni.
İçtiğim her nefeste,
bir parçam biraz daha eksiliyor.
Bir parçam biraz daha kararıyor,
bir parçam biraz daha düşüyor.
Ve annem,
senin gözlerindeki o hüzün
beni öldürmeye yetiyor.
Çünkü senin ellerinle diktiğin umutlar,
benim ellerimde birer birer soluyor.
Ama yine de,
her karanlığın içinde
bir ışık gizlenir derler.
Belki ben,
küle bulanmış bir çiçekten
yeniden doğarım.
Belki ciğerlerime dolan bu duman
bir gün yerini
saf bir sabahın kokusuna bırakır.
Ve o gün,
annem…
Senin bana baktığında gözlerinde gördüğüm kırgınlığı
bir damla gözyaşına saklarım.
Senin “çiçek kokmalıydın” dediğin yerde
ben sana çiçeklerin bile bilmediği
en derin koku olurum.
Çünkü insan,
yanıp küle dönmeden yeniden açmayı öğrenmezse,
karanlıkla barışıp ışığı çağırmazsa,
hayatın anlamını değil,
sadece boşluğunu taşır içinde.
Mehmet Bildir
26.09.2025
5.0
100% (3)