2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
116
Okunma
Gülün Bedeli
Öyle ucuz değildir gül koklamak.
Bir parmağın tene değmesiyle başlamaz yalnızca,
önce dikenin sessizliğini göğüslemek gerekir.
Çünkü her koku, geçmişin kanıyla yıkanır,
her koku, saklı bir yaranın yankısını taşır.
Gül, bahçede süs değil;
yürekte bekleyen sabrın ağırlığıdır.
Onu koklayan, kendini sınar,
gözleriyle değil,
kalbinin çatlaklarıyla duyar.
Gül, güzellik diliyle değil,
acıya gömülmüş sessiz bir şarkıyla konuşur.
Kimi yapraklarına dokunmadan sever,
çünkü bilir, her yaprak bir vedadır.
Kimi yalnızca bakar,
çünkü yaklaşmaya cesaret edemez.
Ama gülü koklayan,
yüreğinin harflerini kanla yazmayı göze alır.
Gül kokusu ucuz bir sevinç değildir.
Bir pazar süsü değildir,
bir şair hayaline sıkışmış renk değildir.
O, zamansız bir anın içinde
acıyla sevilmiş bir yaradır.
Gül koklamak, bir kalbi taşımaktır;
hem dikenin ağırlığını,
hem yaprağın narinliğini sırtında taşımaktır.
Ve gül insana hatırlatır:
Sevgiyi bedava isteyenler
bir gün kokusuz ellerle kalır.
Çünkü gül, hakkını vermeyene açmaz.
Satın alınmaz,
yalnızca sabredenin alnına yazılır kokusu.
Öyle ucuz değildir gül koklamak.
Her koku bir hayatın çığlığıdır:
Bir annenin gözyaşı,
bir sevgilinin gizlediği sızı,
bir çocuğun adını koyamadığı yalnızlıktır.
Ve bil ki, gülün bedeli
dikenin kanattığı elde değil,
onu sevmeyi göze alan yürekte ödenir.
Gül her koklandığında yeniden doğar,
ama yalnızca sabredenlere açar.
Gül koklamak,
ölümü bilip de yaşamı seçmektir.
Bir yaraya parmak basmaktır,
kanın içinden kokuyu almaktır.
O yüzden herkes koklayamaz gülü,
herkes taşıyamaz ağırlığını.
“Beni koklayan, kendini gömer… ama yeniden doğar.”
Mehmet bildir
25.09.2025
5.0
100% (4)