2
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
165
Okunma
yağmurlu ve karanlık bir gece
yine han kapısı gibi yumruklanarak çalınıyor
kalbimin küflü kapısı…
bu saatte ya hırlı gelir ya hırsız.
haaa, tabii ya
bir de sen gelirsin
bir de sen hayırsız…
böyle zamansız, böyle birdenbire geliyorsun ya
gelmen bir şey değil de
gelince
eskilerden tozlu anılar
küflü acılar
kabuklaşmış yaralarla geliyor
rakı şişesinde balık gibi efkâra gömüyorsun beni.
ki sen…
sularında yüzemediğim büyülü bir nehirdin.
gidişinle önce sihrini yitirdi o büyülü nehir
sonra damarlarımdan kanı çekilir gibi suları çekildi
ve senden geriye
kurumuş bir nehir yatağı kaldı.
birdenbire olmadı elbet
direndim.
acımı antidepresan zehriyle uyuştura uyuştura…
bilsen kaç allahsız geceyi sabaha kavuşturup
kaç kitapsız gün doğumunda öldüm…
yüzümde bıçak yarası gibi sırıtan hüzün
bakışlarımdaki ölü köpek bakışı, yanıltmasın seni.
çünkü
hep böyle sersefil değilim.
ceketi belime bağlayıp döktürdüğüm o neşeli hallerimi
bir görsen
attığım o serkeş kahkahaları bir duysan
gidişine, neredeyse sevindiğimi zanneder
“ne çabuk unutuldum” diye üzülürsün.
bunu bilmende fayda var
evet unutuldun sevgilim u n u t u l d u n
zor oldu
kanlı oldu
ama çabuk unutulmadın
gidişinin kaçıncı yılıydı bilmiyorum
ölü toprağı serilmiş gecelerin birinde
içimdeki hanın ortasına mükellef bir sofra kurup
dört bir köşesine mumlar yaktım ve
kendimi çekip karşıma
şöyle dedim
bak ahbap
bu bozkırın ortasında biz bir Han’ız
bu Han’ın avlusunda ayrık otu gibi ayrılık yetişir
biten aşklara, sel gibi gözyaşı dökülür
ayrılıklar bizim kaderimiz dedim kendi kendime
bu duruma itiraz etti diğer yarım
bağırdı, çağırdı duvarları yumrukladı
camı çerçeveyi indirdi
bazen ne bulduysa içti
bazen de çocuklar gibi ağladı
yıllar… yıllar sonra duruldu
duruldukça içine kapandı
gözlerindeki o ışıltılı mavi soldu
ve sustu
sakladı kelimeleri
biliyorsun yangınından sağ çıkanın ilk işi
külleri değil, kibriti saklamak olur
benim de ilk işim
tıpkı kelimeleri saklayan kendim gibi
seni saklamak oldu
hiçbir yolcunun olmadığı
yine yağmurlu, yine karanlık bir gecede
ölü doğmuş bebeğini gizlice toprağa gömen
acılı bir baba gibi
içimin en ıssız bahçesine gömdüm seni
öyle ki…
zamanla gömdüğüm yeri bile unuttum…
ve o gün bu gündür
her yağmurlu ve karanlık gecede
yumruklayarak sen çalıyorsun kapımı
ve kapıdan fısıldıyorsun
-ne olur bahçeyi ara…
bahçeyi ara… diye.
5.0
100% (4)