6
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
370
Okunma

Sabahın Temize Çıkmadığı Gün
-erken gelen her sabah masum değildir-
gece
kendini unuttu
sabah henüz bir ihtimaldi
bir bakış
ağırlığını bilmediği bir taş gibi
düştü zamana
çocukluk orada sustu
isim
bir ses olmaktan çıktı
duvarlarda gezinen bir iz
bir çatlak
bir titreyiş
ne isyan kaldı
ne umut
ikisi de
aynı karanlıkta soluk aldı
kalp
gelecek diye atan bir boşluktu
omuz
başkalarının yarım kalan cümlesi
ip
boyna değmeden
yıllara gerildi
zaman orada koptu
on yedi
bir sayı değil
erkenlikti
bahar
hiçbir yere varamadı
bir ad söylendi
rüzgâr inceldi
toprak dinledi
bir fidan
kendi gölgesini görmeden
bir türkü
daha sesi çıkmadan
her eylül
sabah
kendini temize çekmeye çalışır
ışığı erkenden sürer sokağa
sessizliği düzgün dursun diye
ama gece
yerini bilir
orada durur
hiç kımıldamaz
toprak
erken öğrenmiştir beklemeyi
bir şey düşecekmiş gibi
yıllardır açık tutar koynunu
rüzgâr
bir adı yüksek sesle söylemez
kırılır diye
onu
her seferinde
içinden geçirir
bir yüz
zamana asılı kalır
ne çocukluğa döner
ne hatıraya razı olur
bakışı
her bakandan bir parça ister
ip
çoktan çözülmüştür
ama iz
boyunda değil
yıllardadır
unutmak
burada
bir beceri değildir
bir suçtur
ve ağıt
bitmez
sadece
ses değiştirir
erdalın erkenliğine ithafen
---
Meltem Kınıc
5.0
100% (13)