10
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
246
Okunma

-Bazen ışık yanmayı değil birlikte sönmeyi öğrenir-
geceye düşmüş iki kıvılcımız biz-yandıkça eksilen
söndükçe birbirini hatırlayan
ben içimde kıvrılan bir çentik
sen uzak bir dalın ucunda
göz kırpan ince bir ateş
ve biz-
birbirimizin etrafında
sessizce dönen iki yarım halka
kelimeler boğazımızda çöker
harfler kırılır
sessizlik omuzlarımızdan içeri sızar
soğuk bir su gibi
gölgeler büyür
ve artık kimse
yüzümüzü tanımaz
her nefes
içimizde biraz daha yer açar karanlığa boşluk damarlarımızda dolanan
yabancı bir şarkı
adı unutulmuş
tınısı hâlâ tenimizde
dünya ağır
ışık
bir kalp atımı kadar
kısacık ve kırılgan
sonra çekilir her şey-soğur
ve biz de soğuruz biraz
kayboldukça
daha çok buluruz birbirimizi
bir uğultunun kenarında
rüzgârın unutup bıraktığı
bir nida gibi yakın
ufka çarpan
bir haykırış kadar uzak
aşk
karanlığın gizemine saklanmış
bizi sessizliğe emanet etmiş
ve biz
yalnızlığın merkezinde
titreşen iki soluk-
bir nefesin en ince yerinde duraklayan
kırılgan
bitmeye gönülsüz
ve hâlâ birbirini unutmayan iki ateş böceği
Meltem Kınıc
5.0
100% (15)