3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1185
Okunma

kapatılmış bizans günlerinden
kalma bir ihtiyar
kuş tutuyor çarpan surlara
kilyoslu deniz topçularından
bir tamir askeri
ozan yüreği ağır çalınacaksa
kopartır saz tellerini
sultanahmet mavileriyle dikilitaş ucunda
delinerek şekillenen gök
eski bir istanbul’da
içi dolu çarpacak gibiyiz sokağa
vuran ağır kan ozandır yüreğim
eşiğine boğazın
ölüçağ kalyonunda
bırakılmış bir ev saati yalnızlık
dünya nerde
sen ve vakitsiz topçuların işçileri
nerden ateş alır
yitirmektedir yüreğim
işçiliğini ve kanını
eteğinden denizi eğen göğün
genelevde yumuşak ve soğuk
etlerin heykel kasıklarında
çiviye asılarak hergün
unutulmuş bir kasket
uzun çözülen anılar
çarptığında bir yerin
makina sokağından gelir
istanbul ayaklanması
ve boşalan bir kentin dağılışı