3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
134
Okunma

Güneş usulca sızıyor perdelerin arasından,
Yüzüme vuran ışık değil,
Yıllanmış bir sessizlik.
Uyanış değil bu,
Biraz daha erteleme isteği;
Yastığıma gömülmüş bir özlem,
Rüyalarda kalmış yarım bir kahkahadır sabah.
Dışarda kuşlar cıvıldaşıyor belki,
Ama ben duyuyorum,
Zamanın dişlerinin gıcırtısını.
Her şafak bir vedadır,
Bilinmeyene.
Kahvemin buharına karışıyor
Dünün sözleri,
Yarının endişesi.
Bardağı tutan elimde,
Hem sıcaklık hem titreme.
Penceremden süzülen,
Sadece güneş değil,
İçimdeki puslu aynalara vuran
Bir hatıra yağmurudur.
Her damlada bir anı,
Her ışıkta bir sır.
Sabah,
Yalnızlığın en yoğun halidir bazen;
Kalabalıklar uyanırken,
Ben uykuya özlem duyarım.
Çünkü rüyalar,
Gerçeklerden daha yakındır
Yüreğime.
Ve ben,
Bu ılık sabah vaktinde,
Kendimi bir sonbahar yaprağı gibi
Hissediyorum;
Rengârenk ama düşmeye hazır.
Belki de sabah,
En çok da bunun için seviliyor;
Gizlemeye yardım ettiği için
Geceyi yaşayanları.
5.0
100% (4)