0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
32
Okunma
Zamanın Koşusu
Bir güne yetmiyor yirmi dört saat,
Ne güneş yetişiyor ne de akşam rahat.
Haftalar yutuyor yedi günü birden,
Takvim şaşkın, düşüyor yaprak elden.
Çocukluk düşleri rüzgârda savrulmuş,
Gençlik bir şiirdi, acele yazılmış.
Her mevsim ayrı telaş, ayrı bir tela,
Yağmur olur düşer anılarla sela.
Koşanlar kalıyor ayakta, dik ve canlı,
Yürüyen siliniyor sessizce, fark edilmiyor bile anı.
Oturanlar zamanın altında eziliyor,
Bir ömür, iz bırakmadan geçip gidiyor.
Sabahlar başlıyor göz açamadan,
Geceler bitiyor uyuyamadan.
Saatler yarışta, hep önde zaman,
Arkada kalan yok oluyor sessizce, yavaşça insan.
Hayat bir maraton, durana yer yok,
Kimi öne geçer, kimi geride çok.
Bir soluk almak bile lüks sayılırken,
Nefes almadan yaşanır mı gerçekten?
Durmak suç olmuş, yavaşlamak günah,
Her şey hızla geçiyor, gözde bir telaş.
Bir çay koyacak vakit mi kaldı?
Dostun yüzü bile artık ekranda yarım kaldı.
Yine de sor kendine her günün sonunda:
Koşmak mı hayat, yoksa sığınmak mı sonsuzluğa?
Çünkü hızla akar, evet, bu hayat nehir gibi,
Ama huzur, çoğu zaman saklıdır bir durakta gizli...