2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
212
Okunma
Ayna bir akşamüstü çaldı kapımı,
Sözler birer birer döküldü avucuma.
Ömür dediğin, bir kırık sazın telinden
İnleyen bir melodiymiş meğer,
Sancısı dinmeyen, yarası geçmeyen.
Saçlarımda aklar biriktirdim,
Kışın ilk karı gibi kondu her birine.
Ne çok hikâye sığdırdım bu bedene,
Ne çok fırtına kopardım içimde,
Ama limana varamadım bir türlü.
Gözlerim, bir yorgun deniz feneri şimdi,
Ufukta kayıp gemileri arıyor.
Gidenler, kalanlar, hiç dönmeyenler...
Hepsini bir ince sızıya dönüştürüp
Kalbimde sakladım, bir sır gibi.
Zaman, o hoyrat atlı,
Koştu gitti benden, ardına bakmadan.
Sanki bir kum saatiydim, ters çevrilmiş,
Düşen her bir kum tanesi
Bir pişmanlık, bir ah oldu.
Şimdi bu yaşta, bu kırık dökük limanda,
Sadece rüzgarın sesini dinliyorum.
Hayat, bir eski dostun mektubu gibi,
Okudukça yüzümde acı bir tebessüm,
Yaşamak... Ne garip bir şiirmiş meğer.
5.0
100% (5)