11
Yorum
35
Beğeni
0,0
Puan
496
Okunma

Ben o gün sağa baksaydım
Sen soldaydın kırmızı giymişti dudakların
Çantanın içindeydi elin
Belki otobüs kartını arıyordun
Belki çakmağını
En sevdiğin rujunu
yanına alıp almadığını
Aynanı
İlacını…
Neyse işte
Ben o gün sağa baksaydım
Sen soldaydın
Bir simitçi geçseydi
sağa baksaydım
Bir dilenci
Pamuk şekerci
Çöp kamyonu
Ağzına kadar dolu bir dolmuş
Müşteri beğenmeyen bir taksi
Çantasına yardım lazım bir öğrenci
Ah sağa baksaydım...
Ya da zihnimi meşgul etseydim
İsis’i düşünseydim mesela
nasıl Biblos’ta ateşle vaftiz ettiğini bir yavrucağı
Ya da Mısır’ın
bir masumun boynuna
nasıl yakıştırdığını yağlı urganı
Papanın mesela köle ticaretinden
kaç mangır kazandığını
Konu aşk olunca
İrfan abinin
Laksmi’yi Kutsal Ruh’u Enki’yi… gösteren
işaret parmağını
Ben o gün sağa baksaydım
Sen soldaydın gölgen bana yaslanmış gibiydi
ses çıkarmadın
Sanki biraz dalgındın
Aklında kendine bir kuş almak vardı belki
Belki dün beğendiğin o elbisenin
satılıp satılmadığı
Bukowski’nin son kitabı
Okunan selanın kulağına bıraktığı
ayrılık ağrısı…
Neyse işte
Ben o gün sağa baksaydım
Sen soldaydın
Çıplak ayaklarıyla
toprağa basmamış bir çift geçseydi
sağa baksaydım
Bir araba bir kediye yol verseydi
Kirli sakallı bir adam
-kadını ısrar etti diye-
adres sorsaydı
Ah sağa baksaydım...
Ya da zihnimi meşgul etseydim
Krişna’nın sütçü kızlarla
neden oynaştığını düşünseydim mesela
Eldorado’da da vitrin mankenlerinin
çıplak olup olmadığını
The Descent Part II’ye
film listemde nasıl yer açacağımı
Konu ayrılık olunca
İzzet reisin avrupalı bilim adamlarıyla
süslediği açıklamalarını
Neyse işte
Sen o gün soldaydın
güzel görünüyordu alnına düşen saçların
Ben de sağa bakmadım
Sebebi budur sırtımdaki yalnızlığın
Özgür SARAÇ / Râzı