1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
133
Okunma
Toprağın kokusu henüz taze,
Güneş ufukta nazlı, ince
Babamla ben diz çöktük orda,
Dua ettik, dünya bize ince.
Minik ellerim babamın elindeydi,
Yıldızlar gibi parlıyordu,
Namazla açıldı kalbim,
İçimde sevgi büyüyordu.
Sessiz sokaklar, umut dolu,
Gözlerimizde ışık vardı,
Her secde bir hayal kurduk,
Yarınlara dua vardı.
Sonra gökyüzü kararırken,
Savaşın ateşi sardı bizi,
Çaresiz bir babayı, bir kızı,
Artık namazlar sessizleşti,
Çığlıklar bastı duaları,
O minik eller soğudu,
Gitti, kaldı anıları.
Toprağa düştü hayatım,
Kızım yattı soğuk yerde,
Bir baba kıldı o namazı,
Gözlerinden dökülen perde.
Namaz ikiye bölündüğü zaman,
İlki umut, ikincisi hüzün,
Birini kızımla kıldım ben,
Birini cenazede yalnız.
Her secde bir vedaydı sanki,
Her kıyamda bir sızı,
Gazze’nin dumanları altında,
Kalbim kanıyordu gizli.
Bir baba ve iki namazdır,
Yaşamla ölümün köprüsü,
Savaş yazdı en acı destanı,
Yalnızlık ve gözyaşı sözü.
Rüzgârla savrulan dua narin,
Savaşla yıpranmış bedenimde,
Kızımın sesi hâlâ yankılanır,
Karanlık gecemde.
Minik adımlar kayboldu şimdi,
Sokağın suskunluğunda,
Bir baba kaldı yalnız başına,
Kederle dolu yüreğinde.
Ama her namazda buluşuruz,
Zamanın kıyısında dua,
Bir baba, iki namazdır bu,
Yaşam ve sonsuzluk armağanı.
Hüzünle açılan her gözyaşı,
Kalpte saklı bir şefkat türküsü,
Bir baba, bir kız, sonsuz dua,
Gökte birleşen ışık türbesi.
Bir adam, iki namazdır aslında,
Bir umut, bir veda haykırışı,
Gazze’nin yitik kalbinde,
Yaşar babanın bitmeyen duası.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(13 Ağustos 2025)
5.0
100% (3)