1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
208
Okunma

Toparlanın…
Gidiyoruz…
Çünkü bu toprak, artık insanlara mezar değil,
Dirilerle ölülerin birbirine karıştığı,
Vicdanın küle döndüğü bir yangın yeri.
Gözlerim gördü;
Çocuklar taşlara sarılıp annesiz uyudu,
Anneler suskun, dudaklarında kurumuş dualar…
Ve ben, elimden hiçbir şey gelmeyen bir kalbin,
Ağırlığını taşıyorum omuzlarımda.
Biliyor musun,
İnsanlığın öldüğü yerde nefes almak,
Kendi cenazene katılmak gibi…
Ruhlarımız çoktan terk etti bu harabeyi,
Şimdi sadece boş bedenlerimizi alıp gidiyoruz.
Umudu sakladım en kırılgan yerime,
Yalanın olmadığı, hesapların şeffaf olduğu,
Gözlerin gözleri incitmeden baktığı bir yere.
Orada, merhamet ellerini uzatacak,
Adalet kanat açacak yaralı kalplere.
Bu gidiş, bir kaçış değil…
Bu, toprağın altına gömülmeden,
Vicdanımızı toprağın üstünde koruma seferi.
Çünkü burada kalmak,
Zulmün zincirine rıza göstermek demekti.
Toparlanın…
Gidiyoruz…
Arkamızda bıraktığımız şey,
Taş yüreklerin inşa ettiği buharlaşmış şehirler…
Önümüzde ise
Gözyaşını içen ama gözleri hâlâ parlayan bir gelecek var.
Ve belki, bir gün geri döneriz,
İnsanlık yeniden doğduğunda…
Ama o zamana dek,
Yaşayabilmek için, yaşatmak için,
Kalbimizin sığındığı yere gidiyoruz…
Erol Kekeç/10.08.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (2)