0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
48
Okunma
Her gönül, dost diye çağırır birini;
Fakat her çağrılan, sır taşıyamaz.
Sözle dost olmak kolay.
Lâkin susarak dost kalmak,
İşte asıl imtihan orada başlar.
Ben dostluğu,
Nâmevcut bir kelimeden değil,
Sessiz bir fedadan öğrendim.
Yanında değil,
Ardında yürüyenlerden oldum.
Çünkü dost, gölgedir
Güneş vurdukça belli olur.
Sadakati pazarda bulamazsın.
O, kalpte mühürlenmiş bir emanettir.
Ben o mühürle doğdum;
Her ayrılığa rağmen
Kalbimde bir “geri dönebilir” kapısı bıraktım.
Ey insan!
Dostun hatası, düşmanın şakası değildir.
Onu başkasına anlatırsan,
İhanet susarak da yapılabilir.
Ben ki,
Dostun yükünü omzunda değil,
Gönlünde taşıyanlardanım.
Ağlamazsa da ağlayan,
Susarsa da anlayan bir gözüm var dostlukta.
Eğer bir dostum kırılırsa,
Onu susturacak değil,
Kendimi duyduracak bir kelime ararım.
Çünkü dostluk,
Savaşmak değil,
Sarmaktır.
Ey kalem!
Kalp kıran her cümleyi yazmazsan,
Şair değil, dost kalırsın.
Ve ben dost kalmayı seçtim
Şiir pahasına da olsa...
Bil ki:
Kalpten gelen, kalpte kalır.
Ağızdan çıkan sır değil,
Sırça bir ihanettir.
Dostlukta sır olmak,
Sözde görünmeyen,
Kalpte silinmeyen olmaktır.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(5 Ağustos 2025)
(Ben dostlukta kelâm değilim;
Gölge gibi, susarak yürüyenim.)
5.0
100% (1)